İlgili kararda, 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “...ilave tedbirler ile...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle İPTALİNE karar verildi. Maddenin ilk hali şu şekildedir:
Madde 2-(1) Komisyon, olağanüstü hal kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen aşağıdaki işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar verir.
a) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi.
b) Öğrencilikle ilişiğin kesilmesi.
c) Dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması.
ç) Emekli personelin rütbelerinin alınması.
(2) Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve birinci fıkra kapsamına girmeyen işlemler de Komisyonun görev alanındadır.
(3)Bu maddede belirtilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirler ile kanun yollarının açık olduğu işlemler hakkında ayrıca başvuru yapılamaz.
Söz konusu karar, 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a ilişkin haklı tartışmalar uzun bir süredir devam ettiğinden, tabiri caizse “gölgede kaldı”. Bu sebeple, biraz geç de olsa, uygulamacıların yanı sıra teorisyenler için de son derece önemli ve umutlandırıcı olan bu karardan bahsetmek istiyorum. Yukarıda da izah edildiği gibi bu yazıda, söz konusu kararın yalnızca 2.maddesinin 3.fıkrasındaki iptale ilişkin gerekçelendirme üzerinde durulacak olup Anayasa Mahkemesi’nin gerekçelendirme sistematiği sırasıyla takip edilecektir.
A.OLAĞAN VE OLAĞANÜSTÜ DÖNEMLERDEKİ DENETİM REJİMLERİ BAKIMINDAN
Bilindiği üzere, Anayasa’nın 15.maddesi uyarınca olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlandırılması ve durdurulması (milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla ve durumun gerektirdiği ölçüde) mümkündür.
Madde 15 – Savaş, seferberlik (…)10 veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…)11 dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
Kanunlaşan bir kuralın Anayasa’da olağanüstü dönem için öngörülen bu denetim rejimine tabi olabilmesi için söz konusu kuralın,
*olağanüstü hâlin ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olması
*uygulanmasının olağanüstü hâl süresiyle sınırlı olması
gerekmektedir. Ancak bu iki şart birlikte sağlanıyorsa, kuralın Anayasa’ya uygunluk denetimi m.15’e göre yapılacaktır. Aksi halde ise olağan döneme ilişkin olan 13.madde ve diğer ilgili hükümler dikkate alınacaktır.
Madde 13 – (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Nitekim kararda da, dava konusu kuralların olağanüstü hâl süresince uygulanma özelliğini aşan bir niteliğe sahip olduğu anlaşıldığından, kuralların anayasallık denetiminde Anayasa’nın 15. maddesi uygulama alanı bulamayacağı hususuna dikkat çekilmiştir. Buna göre; “Kurallara ilişkin incelemenin, sınırlama yapılan hakkın düzenlendiği Anayasa maddesi başta olmak üzere Anayasa’nın diğer ilgili hükümleri ve elbette olağan dönemde hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel öneme sahip olan 13. maddesi bağlamında yapılması gerekir.” denilmiştir.
B.SALT “İLAVE TEDBİRLER”E KARŞI KOMİSYON’A BAŞVURULAMAMASI BAKIMINDAN
677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında KHK’nın 3. maddesinde, KHK’ya ekli (6) ve (7) sayılı listede yer alan dernekler ve basın yayın kuruluşlarının kapatılması öngörüldükten sonra (2) numaralı fıkrada, kapatılan derneklere ve basın yayın kuruluşlarına ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrakın Hazineye bedelsiz olarak devredilmesi; bunlara ait taşınmazların tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilmesi gibi ilave tedbirlerin uygulanması öngörülmüştür.
Böylelikle ilgililer, doğrudan KHK hükmü ile uygulanan kamu görevinden çıkarma ya da kurum ve kuruluşların kapatılması gibi tedbirlere, yani asıl tedbirlere karşı 7075 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre komisyona başvuruda bulunabilecektir. Ancak dava konusu kural uyarınca ilgililerin kamu görevinden çıkarmaya bağlı olarak ilave tedbirlere karşı (silah ruhsatı ve pasaportun iptal edilmesi ya da kurum ve kuruluşların kapatılmasına bağlı olarak mal varlığının Hazineye devredilmesi vb.) komisyona başvuru hakları bulunmamaktadır. Bu husus iki açıdan sakıncalıdır:
B.1.İLGİLİLERE ETKİLİ BAŞVURU HAKKININ TANINMAMASI SORUNU
Anayasa’nın 40. maddesinde Anayasa ile tanınmış hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesin yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkı (etkili başvuru hakkı) güvence altına alınmaktadır.
Madde 40 – Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. (Ek fıkra: 3/10/2001-4709/16 md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.
Mahkeme, “Etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, etkili, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânının sağlanmasını teminat altına almaktadır.” şeklindeki nitelendirmesi sonrasında, “Oysa olağanüstü hâl kapsamında doğrudan KHK’lar ile tesis edilen işlemler hakkında Komisyona başvuru hakkı tanınmakta iken dava konusu kuralla doğrudan KHK ile tesis edilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hâl kapsamında yürürlüğe konulan KHK’larda yer alan ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.” diyerek asıl tedbire karşı komisyona başvuru hakkı tanınmakta iken bu tedbirlere bağlı olarak uygulanan ilave tedbirlere karşı komisyona başvuru imkânı tanınmadığı hususunun altını çizmektedir.
B.2.İDARİ YARGIYA TAŞINACAK OLASI İDARİ İŞLEMLER İÇİN ETKİLİ BİR DENETİMİN İMKANSIZLIĞI SORUNU
Söz konusu kuralın gerekçesinde, KHK’lar ile düzenlenmekle birlikte doğrudan tesis edilen işlemlerin gerektirdiği ve varlığı söz konusu işlemin varlığına bağlı olan ilave tedbirler aleyhine ayrıca başvuru yapılmamasının öngörüldüğü ifade edilmiştir. Gerekçeden anlaşılacağı üzere, asıl tedbirler bakımından verilen komisyon kararının ilave tedbirler bakımından da sonuç doğuracağı düşüncesiyle, ilave tedbirlere karşı ayrıca komisyona başvuru yapılmasına gerek duyulmayacağı zannıyla hareket edilmiştir.
Ancak asıl tedbirlerin uygulanmasıyla zorunlu olarak uygulanması gerekmeyen, asıl tedbirlerden ayrılabilir nitelikteki ilave tedbirler bakımından hukuka uygunluk değerlendirmesinin yapılabileceği herhangi bir idari ve adli yol öngörülmemiştir. Bununla birlikte “Olağanüstü hâl KHK’larında düzenlenmekle birlikte bir idari işlem tesis etmek suretiyle uygulanan ilave tedbirlere karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği kabul edilse bile bu tedbirlere karşı açılan davalarda idari yargı mercilerince yapılacak denetim, şeklî bir denetimden öteye geçmeyecektir.” O sebeple, söz konusu ilave tedbirlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi de bu haliyle etkili bir hukuk yolu kabul edilemeyecektir.
C.“İLAVE TEDBİRLER”İN UYGULANMASI SONUCUNDA ANAYASA’NIN DAHA BİRÇOK HÜKMÜNÜN İHLAL EDİLMESİ BAKIMINDAN
“Olağanüstü hâl KHK’ları ile düzenlenen ilave tedbirlerden bazıları Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgilidir. Örneğin kapatılan kurum ve kuruluşların mal varlığının Hazineye devredilmesi Anayasa’nın 35. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına, kamu görevinden çıkarılanların pasaportlarına el konulması ise Anayasa’nın 23. maddesiyle güvence altına alınan yerleşme ve seyahat hürriyetine sınırlama getirmektedir.”
Yukarıda da açıklandığı üzere, asıl tedbirlerin hukuka uygun olması, ilave tedbirlerin de hukuka uygun olduğu mutlak sonucunu doğurmamaktadır. Bu nedenle Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere ilave tedbirlerle getirilen sınırlamaların hukuka uygun olup olmadığı sorunu, asıl tedbirlerden bağımsız şekilde denetlenmelidir. Bu da ancak etkili bir idari yargı yolunun işletilmesine imkan tanınmasıyla mümkün olabilecektir.
SONUÇ OLARAK
İptali istenen kuralla, birbirinden ayrılabilir nitelikteki asıl tedbirler ve ilave tedbirler bakımından herhangi bir ayrım gözetilmemiş, böylelikle tüm ilave tedbirlere karşı, asıl tedbirlerden bağımsız olarak komisyona başvurma imkanı ilgililere tanınmamıştır. Yine salt ilave tedbirlerin yargısal denetiminin yapılması imkansız hale getirilmiştir. Bu sebeplerle, “doğrudan olağanüstü hâl KHK’ları ile tesis edilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hâl kapsamında yürürlüğe konulan KHK’larda yer alan ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru yapılamayacağını öngören kural, Anayasa’nın 40. maddesiyle güvence altına alınan etkili başvuru hakkına aykırılık oluşturmaktadır.” denilerek ilgili kanunun 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “...ilave tedbirler ile...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle İPTALİNE karar verilmiştir.
Av. Nihan Feyza LEZGİOĞLU
YORUMLAR