Olaylar
Başvurucuların aile üyesi olan 13 yaşındaki A.P. hurda olarak satmak amacıyla topladığı askerî mühimmatı birbirine vurması sonucu gerçekleşen patlamada yaşamını yitirmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı yürütülen soruşturmada olayın askerî bölgede meydana gelmesi ve sorumluların askerî personel olması nedeniyle soruşturma dosyasının Askerî Savcılığa gönderilmesine karar vermiştir.
Askerî Savcılık tarafından olayda sorumluluğu olabileceği tespit edilen altı askerî personel hakkında silah ve cephanesi hakkında tedbirsizlik, emir ve talimatlara riayetsizlik sonucu bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Olay nedeniyle tazminat ödenmesi talebinin İçişleri Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı tarafından reddedilmesi üzerine başvurucular ilgili bakanlıklar aleyhine tam yargı davası açmıştır. İdare Mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Temyiz talebi üzerine karar Danıştay tarafından onanmış, başvurucuların karar düzeltme talebi de reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucular; askerî makamların yeterli önlemleri almaması sonucu askerî mühimmatın patlamasıyla ölüm olayının meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Somut olayda patlamaya neden olan mühimmatın askerî eğitimlerde kullanılan gereçlerden olduğu tespit edilmiştir. Olayın gerçekleştiği yer ile mühimmatın temin edildiği yerin askerî bölge veya askerî bölgeye yakın bir yer olması nedeniyle kamu makamlarının bu bölgede makul ölçüler çerçevesinde yaşamı koruyucu özel güvenlik tedbiri alma yükümlülüğü bulunmaktadır.
Kamu makamları tarafından alınmış olan uyarı levhası, kısmi tel örgü ve nöbetçi bulundurulması gibi önlemler yetişkinler gibi davranması beklenemeyecek olan A.P.nin askeri mühimmatı temin etmesini engelleyememiştir. Dolayısıyla askerî makamlarca alınan güvenlik önlemlerinin yeterli düzeyde olmadığı sonucuna varılmıştır. Her ne kadar A.P. bulduğu mühimmatı birbirine çarpmak suretiyle kendisini yüksek risk içeren bir durumda bırakmış olsa da olay tarihinde 13 yaşında olduğu gözetildiğinde A.P.nin bulduğu nesnenin patlayabileceği yönünde bir öngörüsünün bulunmaması muhtemeldir.
Bu noktada çocukların yetişkinlerin sahip olduğu muhakeme yeteneğine sahip olmamaları dolayısıyla özel olarak korunmaya muhtaç oldukları gözden kaçırılmamalıdır. Değinilen hususlar gözetilmeden hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmesi yaşam hakkının korunmasına ilişkin ilkelerle bağdaşmamıştır. Ayrıca olayda kişisel kusur bulunmasının kamu makamlarının sorumluluğunu tamamen ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.
>> Anayasa Mahkemesinin 9/1/2020 Tarihli ve 2016/8011 Başvuru Numaralı Kararı için TIKLAYINIZ
YORUMLAR