Cumhurbaşkanı Erdoğan , İki yıllık değerlendirme toplantısında konuştu - TÜRKİYE

Cumhurbaşkanı Erdoğan , İki yıllık değerlendirme toplantısında konuştu - TÜRKİYE
Editör: Konya Time
22 Temmuz 2020 - 06:26


CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET KABİNESİ
İKİ YILLIK DEĞERLENDİRME TOPLANTISINDA KONUŞTU  

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN

Aziz milletim, kıymetli misafirler, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.

Milletlerin ve devletlerin hayatlarında asırlara sari sonuçları olan dönemler bulunur. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti son 7 yıldır işte böyle tarihi bir dönemden geçmektedir. Bu dönemin içinde her türlü tuzak, her türlü saldırı, her türlü oyun, her türlü ihanet, her türlü acı ve sıkıntı vardır. Yine bu dönemin içinde her türlü mücadele, her türlü kahramanlık, her türlü cesaret, her türlü zafer de vardır. Hamdolsun, saldırı ve ihanet safı başarısız olmuş, mücadele ve kahramanlık safı, yani milletin safı girdiği her imtihandan alnının akıyla çıkmıştır.

Başarıyla taçlandırdığımız her mücadele, geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağlamıştır. Geçmişte en küçük sarsıntıda demokrasisiyle, ekonomisiyle, siyasi ve sosyal yapısıyla adeta yerle yeksan olan bir Türkiye’den, bölgesel ve küresel her türlü sınamayı başarıyla veren bir Türkiye’ye artık ulaştık.
Ülkemizin bu büyük atılım döneminin en kritik değişimlerinden biri de hiç şüphesiz yeni yönetim sistemimize geçişimiz olmuştur. İlk aşaması 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi olan bu süreci, 16 Nisan 2017 halkoylaması ve 24 Haziran 2018 seçimleriyle nihai noktasına ulaştırdık. Hiç şüphesiz 15 Temmuz darbe girişimi sırasında milletimiz tarafından meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı bu sürecin hızlanmasına büyük katkı sağlamıştır.

Bu vesileyle, Cumhur İttifakının kurulmasında ve bugünlere gelmesinde çok büyük emeği olan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yle tüm MHP’li kardeşlerimize teşekkür ediyorum.
15 Temmuz gecesi milletimiz milli iradenin üstünlüğü ilkesinin bedelini kanlarıyla ödeyerek dünya demokrasi tarihine de geçmiştir. Yaşadığımız toprakları kanlarıyla yoğurarak vatan haline getiren tüm şehitlerimize, özellikle 15 Temmuz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.

Sınırlarımız içinde ve dışında yürüttüğümüz terörle mücadele ve beka harekatlarımızda son nefeslerini veren şehitlerimizin de kalbimizde ayrı bir yeri vardır.

Türk milleti vatandaşı ve güvenlik güleriyle yürüttüğü istiklal ve istikbal mücadelesini adım adım zafere taşımaktadır. Kendimizle birlikte tüm dostlarımızın ve kardeşlerimizin geleceği için bu mücadeleyi ilanihaye sürdürmekte kararlıyız. Her fırsatta en gür seda ile tekrarladığımız İstiklal Marşımızda verilen mesajı asla unutmuyoruz:

“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın!
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana vaadettiği günler Hakk’ın;
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”
Evet, biz işte o yarınlar için gece-gündüz terimizi ve gerektiğinde kanımızı akıtan bir millet olarak Hakk’ın müjdesine mazhar olacağımıza yürekten inanıyoruz.

Dünyanın siyasi ve ekonomik gerilimlerden iç çatışmalara yılbaşından bu yana da koronavirüs belasıyla, özellikle bunun bütün yıkıcı salgın olarak tahribatına karşı pek çok alanda yalpaladığı bir dönemde, Türkiye dimdik ayakta kalarak farkını ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı olarak bakanlıklarımızı ve kurumlarımızı en üst seviyede koordine ederek, bu süreçte Türkiye’yi dünyada örnek gösterilen bir ülke haline getirdik. En büyük gücümüzün birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz olduğunun bilinciyle hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Bu kutlu yürüyüşte kalbi ve fiili desteğiyle ülkesinin yanında yer alan herkesten Allah razı olsun diyorum.

Aziz milletim, değerli misafirler; cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 200 yılı bulan demokrasi arayışlarımızda doğrudan milletimizin idaresiyle hayata geçirilen tek yönetim reformudur. Diğer tüm değişimler ya savaş şartlarında, ya da olağanüstü dönemlerde gerçekleşmiştir. Demokrasinin ve Cumhuriyetin özüne uygun bu reformun sahibi bizatihi milletimizin ta kendisidir. Bu süreçte biz sadece milletimizin gösterdiği istikamette üzerimize düşenleri yaptık.

24 Haziran seçimlerinde şahsımı yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanlığına layık gören 26 milyon 331 bin vatandaşımız ile 83 milyon milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum.

Yeni sistemde demokrasinin sacayağı olan yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki ilişkileri çok daha netleştirdik. Böylece her erkin kendi alanında ülkeye ve millete en iyi hizmeti vermesini temin ettik. Nitekim Türkiye yeni sistemle birlikte bölgesel ve küresel krizlere karşı daha etkin, daha hızlı ve daha kapsamlı refleksler verebilme imkanına kavuştu. Doğu Akdeniz’deki gelişmelerden koronavirüs salgınına kadar pek çok alanda bunun somut neticelerini gördük, görüyoruz. Eksiklerimiz yok mu? Elbette var. Aksaklıklar yaşanmıyor mu? Elbette yaşanıyor. Yine yeni sistemin verdiği imkanlar sayesinde eksikleri hızla tamamlıyor, aksaklıkları süratle düzeltebiliyoruz. Her değişim gibi bunun da oturması vakit alacaktır. Yönetim sistemimizi değiştirirken iç ve dış siyasetten tarihi ve sosyal düzeltmelere kadar pek çok alanda değişimin sancılarının yaşanması kaçınılmazdır. Alışkanlıkları değiştirmenin kolay olmadığını biliyoruz, en başta kendimiz bu zorluğu yaşıyoruz, ama adım adım hedeflerimize doğru ilerlerken bunların da üstesinden geliyoruz.
Hayatımızın hiçbir döneminde milletimize rağmen iş yapmayı, hele hele millete karşı durmayı aklımızdan bile geçirmedik. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesini sadece lafzıyla değil, özüyle her çalışmamızın merkezine yerleştirdik. Sultan'ül Berreyn ve Sultan’ül Bahreyn, yani iki kıtanın ve iki denizin Hakanı Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyetine uygun şekilde, hünerin ülkeyi imar ederek milletin kalbini kazanmak olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. Ayasofya’yı yeniden Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesine uygun olarak müzeden camiye dönüştürme kararımız da bu anlayışın ürünüdür.

Türkiye, sınır güvenliği için yürüttüğü harekatlarda, uluslararası anlaşmalara uygun olarak attığı tüm adımlarda ve ülke içinde aldığı kararlarda milli egemenlik haklarını kullanmaktadır. Geçmişinde sömürge ve katliam lekesi olmayan nadir devletlerden biriyiz. Bu gururla kimsenin hakkına göz dikmeyen, ancak kendi hakkını da söke söke alan bir ülke olarak hareket etmeye devam edeceğiz.

Gerek ülkemizin içinde, gerek ülkemizin dışında, ister Irak’ın kuzeyinde, ister Suriye’nin kuzeyinde, ister Barış Pınarı Harekatında, ister İdlib’de ister Libya’da, ister Azeri kardeşlerimize karşı Ermenistan’ın şu anda yapmış olduğu saldırılarda hiçbir zaman mazlumları yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Etki alanımızdaki her yerde, adaleti, hakkı, hukuku, güvenliği, huzuru, refahı, velhasıl insani tutum hasletlerini hayata geçirerek farkımızı ortaya koyacağız.

Kimsenin toprağında, egemenliğinde, hele hele doğal kaynaklarında gözümüz olmadığını bu güne kadar yaptıklarımızla ispatladık. Karşımızdakiler hangi ahlaksızlığı yaparsa yapsın, biz inancımızın ve tarihimizin bize gösterdiği istikametten şaşmayacağız. Böyle bir duruşta asla çıkar hesaplarına, kirli pazarlıklara, menfaat için Hakk’a ve halka sırt dönmeye yer olmayacağı açıktır. Bugüne kadar böyle davrandık, bundan sonra da aynı ilkeli, onurlu, insani ve vicdani duruşumuzu koruyarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
Aziz milletim; değerli misafirler; cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte yönetim yapımızda köklü değişikliklere gittik. Tabi bu yönetim sistemi gerek ve ihtiyaç duyulduğunda her türlü değişikliğin süratle yapılabilmesine imkan sağlayan dinamik bir sistemdir. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı gibi, şimdi de biz yaptık, öyleyse en doğrusu budur gibi bir inatlaşmaya gitmiyoruz, gitmeyeceğiz. Daha iyisini, daha … daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de, siyasetimiz de açıktır.
Nitekim bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle pek çok yapısal değişikliği hayata geçirdik. Kabinede ve üst düzey bürokraside ihtiyaç hasıl olduğunda yeni isimlere görev vermekten asla çekinmedik. Bundan sonra da reform, icraat ve değişim temelli bir anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
Yeni sistemi kururken bakanlık sayısını 16’ya indirdik, sayı 35’ti,  ayrıca bir de Cumhurbaşkanı Yardımcısı atadık. Eskiden Başbakanlığa bağlı olan kurumların önemli bir bölümünü ilgili bakanlıklarla irtibatlandırdık. Bazı bakanlıklarımızı isimleriyle aynen muhafaza edip, işlevlerini ve bağlı kurumlarını değiştirirken, bazı bakanlıkları da birleştirdik.

Yeni yönetim mimarimizin tepesinde Cumhurbaşkanı vardır, doğrudan Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan bakanlıklar, başkanlıklar, kurumlar, politika kurulları, ofisler ve diğer birimler bulunuyor. Bunların hepsi de hedef yönelik olarak birbirleriyle ahenk içinde çalışan yapılar şeklinde sistemde yerini alıyor.
Kabinemizi kurduktan sonra ilk 100 günlük eylem planımızı 3 Ağustos 2018 tarihinde, ikinci 100 günlük eylem planımızı ise 13 Aralık 2018 tarihinde milletimizle paylaştık.

Cumhurbaşkanı olarak devleti temsil etmenin yanında, milletin doğrudan yetki verdiği ve dolayısıyla hesap sorma hakkına sahip olduğu yürütmenin sorumlusuyuz. Yasama ve yargı organlarıyla da uyumlu bir şekilde yürüttüğümüz bu görevimizde ikinci yılımızı tamamladık. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle devletimizin düzenleme yapma fonksiyonunda en ufak bir aksama şu ana kadar hamdolsun yaşanmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve bağlı kurumların 2018 yılında 154 bin 507 olan toplam kayıtlı birim sayısı, birleştirmeler ve ilgalarla 2020 yılında 152 bin 217’ye gerilemiştir.

Mahalli idareler seçimleri ve salgın gibi ülkemiz açısından 2 önemli hadiseye rağmen yürütmenin çalışmalarında herhangi bir aksamaya meydan vermedik.
Son 2 yılda Cumhurbaşkanı olarak kendi imzamızla çıkardığımız 64 kararname ve 2755 karar ile milletimize kesintisiz hizmet sunduk.

9 Temmuz 2018 tarihinden bugüne kadar Ankara ve İstanbul’daki çalışmalarımız dışında yurt içinde 78 ilimize 114 seyahat gerçekleştirerek milletimizle kucaklaştık.

Aynı şekilde 2018 yılında 16 ülkeye, 2019 yılında 14 ülkeye, 2020 yılında ise 10 ülkeye toplam 47 farklı ziyaret yaparak uluslararası alanda ülkemizin hak ve menfaatlerinin takipçisi olduk.
Ülkemize gelen 98 devlet ve hükümet başkanını misafir ettiğimiz bu dönemde mevkidaşlarımızla 366 telefon görüşmesi yaparak gündemimizdeki konuları ele aldık. Bölgesel ve küresel hemen tüm sorunların çözümünde Türkiye her liderin görüşüne başvurduğu, iş birliğini aradığı bir ülke haline gelmiştir. Tüm dünyayı etkisi altına alan kovid-19 salgını sürecinde dijitalleşmenin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Dijital Türkiye çalışmalarında kat ettiğimiz başarılı mesafe sayesinde kamu hizmetlerinin derli toplu ve hızlı şekilde verilebilmesini sağladık. Bu kapsamda 27 bin olan kamu hizmeti sayısını sadeleştirerek 8097’ye, vatandaştan istenen belge sayısı ise 42 binden, 833’e düşürdük.

Cumhurbaşkanı hükümet sistemine geçişin ardından vatandaştan talep edilen belge sayını yüzde 95 azalttık. Resmi yazışma işlem süreleri gelende ortalama yüzde 71, gidende yüzde 32 azalma gösterdi. Dijital Türkiye’deki kurum sayısını yüzde 44 artışla 664’e, elektronik devlet şifresi olan vatandaş sayısını yüzde 27 artışla 48 milyon 584 bin kişiye ulaştırdık. Bu platforma toplam giriş sayısında geçtiğimiz yılın toplamı olan 1,2 milyar seviyesine bu yılın ilk 6 ayında yaklaşmış bulunuyoruz. Tüm bu çalışmalar neticesinde Birleşmiş Milletler Elektronik Devlet Çevrimiçi Hizmet Endeksinde ülkemiz 193 ülke arasında 22’nci sıraya yükseldi.
Yatırımlarda 2018 ve 2019 yıllarında toplam 2,3 trilyon lira tutarına ulaştık. Bunun 309,5 milyar lirası kamu yatırımı, 2 trilyon lirası özel sektör yatırımıdır. Salgın dönemi dahil 180 günlük icraat programlarında planladığımız 2384 ana eylemin yüzde 93’nü tamamladık. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında 2019-2023 dönemini kapsayan ülkemizin kalkınma hedeflerini daha da ileriye taşıyacak temel politika belgemiz olan 11. Kalkınma Planımızı açıkladık.

Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı endeksinde ülkemiz geçtiğimiz 2 yılda 60’ncı sıradan, 33’üncü sıraya yükseldi. Yüksek teknoloji üreten milli firmalarımıza finansman desteği sağlamak amacıyla risk sermayesi fonu oluşturduk. Yatırımı desteklemek için kurduğumuz lojistik merkezleri ve bağlantı hatları yanında kombine yük taşımacılığı mevzuatının oluşturulmasında büyük ilerleme sağladık. Yatırım ortamı performans kriterlerini oluştururken küresel yenilik endeksinde ülkemizi hamdolsun daha üst sıralara hızlıca taşıyacak yol haritasını da hazırladık.

Doğrudan Cumhurbaşkanlığımıza bağlı kurumlarımız tarafından tamamlanan eserleri de milletimizin hizmetine sunduk. İstanbul’un Cumhuriyet dönemi sembollerinden olacağına inandığımız Büyük Çamlıca Camimizi 7 Mart 2019 tarihinde hamdolsun ibadete açtık. Bünyesindeki 4 milyon yazılı eser, 120 milyon makale ve 550 bin elektronik kitap ile ülkemizin en büyük kültür kurumu olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanemizi 20 Şubat 2020 tarihinde milletimizin istifadesine sunduk.

Yerli, yabancı gelen tüm misafirlerimizin gerçekten hayran kaldığı bu millet kütüphanemizle bizler de iftihar ediyoruz. Hizmet binalarımız yanında camimiz, kültür ve kongre merkezimiz, sergi salonumuz ve kütüphanemiz ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin medeniyetimize layık bir eser haline gelmesini sağladığımıza inanıyoruz. İnşallah şimdi birde İstanbul’umuzu Rami Kışlasını aynen bir millet kütüphanesine dönüştürüyoruz, onun da çalışmaları devam ediyor. Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanında 38 millet kıraathanesini faaliyete geçirdik. Coğrafi Bilgi Sistemi Kurulumuz vasıtasıyla milli coğrafi bilgi altyapımızı ferdi kullanıma açarak günlük hayatı kolaylaştırıyoruz. Vatandaşlarımız ulusal coğrafi bilgi platformu üzerinden edinecekleri mülkü ve çevresini inceleyebilecek heyelan, sel ve deprem gibi afetlerde gerçek zamanlı bilgiye ulaşabilecektir. Bu sistem ayak bastığımız toprağın hangi tarım ürünü için elverişli olduğundan tarihi özelliklerine, yeşil alan ve donatı ihtiyaçlarına kadar tüm bilgileri kolaylıkla takip etme imkanı verecek.

Aziz milletim, değerli misafirler; iktidarı devraldığımız günden bugüne eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, enerjiden tarıma her alanda ülkemizi kalkındırarak gücüne güç kattık. Şimdi kısaca son 2 ayda yaptığımız hizmetleri ana hatlarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum.

Eğitimde 2023 Eğitim Vizyonu Belgesini açıklayarak bu alanda varmak istediğimiz yeri, yol haritamızı, güzergahımızı kamuoyumuzla paylaştık. Yapay zeka ve makine öğrenmesi temelli dijital altyapıyı kurarak pilot uygulamasını gerçekleştirdik, yaygınlaştırma aşamasını başlattık. Son 2 yılda ilk ve orta öğretimde 2805 yeni okul, 15 bin yeni derslik inşa ettik. 87 bin 681 öğretmen ataması yaptık. Daha öncekilere ilave olarak 17 bilim ve sanat merkezi, 1913 laboratuvar, 1034 kütüphane, 634 Z kütüphane adını verdiğimiz dijital kütüphane açtık. 2018 yılında ek ders ücretiyle birlikte bir öğretmenin eline aylık değerli arkadaşlar burası çok çok önemli, çünkü bunların çok spekülasyonu yapılıyor 4153 lira geçerken bir öğretmenin eline, bu rakam yüzde 25’lik artışla 5177 liraya ulaşmıştır. Daha önce 2+2 olmak üzere 6 yıl zorunlu hizmet süresiyle çalışan sözleşmeli statüdeki öğretmenlerimizin hizmet yılını 3+1 olmak üzere 4 yıla indirdik. Özel eğitimde erken çocukluk döneminde ihtiyaç olan anaokulu sayısını sadece son 1 yılda yüzde 94 oranında arttırdık. Orta, ağır düzey engelli öğrencilerin temel yaşam becerileri kazandıkları 175 uygulama evini tamamlayarak bunları da hizmete sunduk. Rehberlik ve araştırma merkezlerinin fiziki kapasitesini Türkiye genelinde standart hale getiriyoruz. Ülkemizin rekabet gücü yüksek savunma sanayi sektörüne ara eleman yetiştirmeye yönelik ilk adım olarak ASELSAN üretim tesislerinde Savunma Sanayi Lisesi açtık. Patenti Türkiye’dedir diyebilmek için okullarımızda patent, faydalı model ve tasarım odaklı eğitimin kapılarını araladık. Turizm sektörünün nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak üzere turizm ve otelcilik alanında eğitim veren 11 yeni meslek lisesini hizmete sunduk. İlkokuldan başlayarak eğitimin tüm kademelerinde 6507 adet tasarım beceri atölyesini 11 farklı model ile kurduk. Salgın döneminde hem evlatlarımızın hem aile büyüklerinin sağlığını korumak için EBA adını verdiğimiz Eğitim Bilişim Ağı sistemini hızla hayata geçirdik. Uzaktan eğitimde aktif kullanılan EBA sistemi 3,1 milyar tıklanma sayısıyla Türkiye’de en çok ziyaret edilen 10’uncu internet sitesi, dünyada ise üçüncü eğitim sitesi oldu. TRT EBA’da yapılan 2516 saat yayın üzerinden de 7,4 milyon öğrenci ve 1 milyondan fazla öğretmen sistemi aktif olarak kullandı. Mesleki eğitim kurumlarımızın koronavirüs ile mücadele günlerinde ülkemize iki aşamalı ilaveli katkısı oldu. Birinci aşama, ihtiyaç duyulan maske, dezenfektan, yüz koruyucu siper, tek kullanımlık önlük ve tulum gibi malzemelerin üretiminde bu kurumlarımızda görev aldı. İkinci aşama ise salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan solunum cihazı ve maske makinesi gibi cihazların tasarlanması ve üretimi konusunda da yine mesleki eğitim kurumlarımız sorumluluk üstlendi.

Altyapısı güçlü illerimizde bulunan mesleki ve teknik Anadolu liselerimiz bünyesindeki araştırma geliştirme merkezlerimizin kapasitelerini bu amaçla güçlendirdik. Özellikle Vefa Projesinde 77 il ve 361 ilçede 1836 Milli Eğitim personelimiz görev alarak özverili bir çalışma sergiledi. Salgın tedbirleri nedeniyle evinden çıkamayan 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarının ve bakımlarının karşılanmasında eğitim ordumuz da görev aldı.

Türkiye Maarif Vakfı ülkemizin yurt dışındaki en önemli temsilcilerinden biri haline gelmiştir. Vakfımız 43 ülkede biri yükseköğretim kurumu, 9’u eğitim merkezi olmak üzere 332 eğitim kurumu, 42 yurt, 38846 öğrenciyle eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Vakfın yurt dışı birimlerinde 405’i kendi vatandaşımız olmak üzere, toplamda 7337 personel istihdam ediliyor. Mevcut eğitim faaliyetleri haricinde vakfımızın 42 ülkede devralma ve yeni okul açma çalışmaları da devam ediyor. Özellikle ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının arttırılması amacıyla 2018-2020 yılları arasında 1746 öğrenci devlet bursu ile lisansüstü öğrenim görmek üzere yurt dışına gönderilmeye hak kazandı. Özellikle stratejik alanlarda öğrenim gören devlet burslusu öğrenci oranı yüzde 25’lerden, yüzde 40’lara ulaştı.

Gençlerimize kaliteli eğitim öğretim sunma yanında, hayatın her alanında onları geliştirmeyi hedefliyoruz. Gençlik ve sporda geleceğimizin teminatı gençlerimizin her alanda destekleyen politikaları ve yatırımları hayata geçiriyoruz. Bu çerçevede son 2 yılda yaklaşık 4,5 milyar liralık rakamla 979 yatırımı tamamladık. Türkiye’de 18 yıl önce sadece 9 adet olan gençlik merkezleri sayısını 338’e çıkardık. Üye olarak bu merkezlerden faydalanan gençlerimizin sayısı 2,5 milyona ulaştı. Son iki yılda bu merkezlerde 5,5 milyonu aşkın gencimizin iştirak ettiği 400 bini aşkın faaliyet gerçekleştirdik. Ülke çapında sayıları 39’u bulan gençlik kamplarımızdan son 2 yılda 261 bin 500 gencimiz faydalandı. Yükseköğrenim yurtlarımızın sayısını 190’dan 795’e, kapasitesini 182 binden 707 bine çıkardık. Eskiden koğuş sistemiyle hizmet veren yurtlarımızı otel konforuyla donattık. Son iki yılda toplamda 84 bin 427 yatak kapasiteli 117 adet yükseköğrenim yurdunu hizmete aldık. Yükseköğrenim harçlarını kaldırırken devamlı gösteriler vesaire bunlar yapılıyordu hatırlayın ve biz 18 yıl önce sadece 45 lira olan aylık burs kredi miktarını 2018 yılında 470 liraya, 2019 yılında 500 liraya, bu yıl ise 550 liraya yükselttik.

Yüksek kapasiteli 39 modern stadyum inşası hedefinde 2 yıldaki dört ilaveyle 26’ya ulaştık. Sporun tabana yayılması ve elit sporcu yetiştirilmesi için başlattığımız faaliyetlere son iki yılda 10 bin 500 gencimiz katıldı. Yine son iki yılda lisanslı sporcu sayısındaki artış yüzde 21. Spor kulübü sayısındaki artış yüzde 16, özel spor tesisleri sayısındaki artış yüzde 23 olarak gerçekleşti. 2018-2020 yılları arasında tüm yaş gruplarımızdaki milli sporcularımız katıldıkları uluslararası müsabakalarda 15 bin 573 madalya kazandı hamdolsun; nereden nereye. Bu dönemde 74 yeni gençlik ve spor tesisini de hizmete aldık.
Sağlıkta tarihimizin en büyük reformuyla milletimize verdiğimiz hizmetlerin standardını dünya ortalamasının çok üzerine çıkardık. Sadece son 2 yılda toplamda 25 bin 239 yatak kapasiteli 10 yeni şehir hastanemizi hizmete sunduk. Bunlar, Kayseri, Elazığ, Manisa, Eskişehir, Ankara Bilkent, Bursa, Başakşehir Çam ve Sakura, İstanbul Okmeydanı Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu, Kartal Doktor Lütfi Kırdar ve Erzurum şehir hastaneleri. Son 18 yılda hastane yatak kapasitemizi 164 binden 246 bine, nitelikli yatak kapasitemizi ise 19 binden 148 binin üzerine çıkarttık. 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımız bugün 1 milyon 101 bini geçti. 58 adet olan MR sayımız 909 adeta, 323 adet olan tomografi sayımız 1213 adede, 4891 adet olan diyaliz cihazı sayımız 18 bin adede yükseldi. 112 acil sağlık istasyonu sayımız 481 adetten 2985 adede, 618 olan ambulans sayısını 5437 adede yükselttik.

Hatırlayın o günleri, ambulanstan başka her şeye benziyor, çünkü ben bizzat yaşadım, ölüme gidiyorduk, yani ambulansın asacak bir askılığı dahi yoktu ve yaralı olan arkadaşımız, şu anda milletvekili, o ayakta elinde, yani zor tutuyor serum şişesini, devrildi devrilecek, o halde, o şekilde Bolu’dan Düzce’ye kadar geldik. Hastane gittik, sigortalı mısın, Emekli Sandığı mı? Ya bu halde bu sorulur mu? Yapılması gereken neyse bunu yapman gerekir. Sigortalı; burası sigortalı kabul etmiyor dediler ve oradan bizi devlet hastanesine sevk etti. Bunları yaşadık biz, onun için de gelince kapıya geleni çevirmeyeceğiz, çevirmeyeceksiniz dedik. Hamdolsun şimdi dönem böyle.

Evde sağlık hizmetlerinden toplam 1 milyon 606 bin vatandaşımız faydalanıyor, artık eve geliyor.
Ayrıca, koronavirüs ile daha etkili mücadele için 1005’er yatak kapasiteli Yeşilköy Profesör Doktor Murat Dilmener ve Sancaktepe Profesör Doktor Feriha Öz Acil Durum Hastanelerini de devreye soktuk, bunların her biri 1008’er yataklı. Ama bir özellikleri daha var, Yeşilköy’de havaalanına uçak iniyor, aynı şekilde Sancaktepe’ye uçak iniyor, yürüme mesafesinde, inip hemen hastaneye acil duruma gelebiliyorsunuz, böyle bir durum. Tabi ne düşünerek bunu böyle yaptık? İstedik ki, buralara icabında sağlık turizminde gelenler rahatlıkla gelsin, geldiği zaman da buradan hemen ambulans alsın, direkt hastaneye götürsün, tedavisini olsun, ondan sonra da ambulans uçakla hangi ülkeden geldiyse o ülkeye gitsin veya ülke içindeyse ülke içinde gideceği yere gitsin. Ulusal anlamda, uluslararası anlamda Türkiye bunu yakaladı, bunu görsünler.
Aynı şekilde Çam ve Sakura Hastanesi de bu özelliklere sahip, o da bu denli güzel. Zaten helikopterler hemen onun tepesine rahatlıkla iniyor, orada heliportu var ve oradan tedavisini olup ondan sonra ister İGA’ya gitsin, ister diğer tarafa geçsin, bütün bunlarla sağlık turizmindeki adımımızı da atıyoruz.
Ülkemize giriş ve çıkışlardaki sağlık kontrolleri için 8 sınır kapımızda sahra hastanesi kurduk.
Bugüne kadar 136 ülke ve 4 uluslararası kuruluşun sağlık malzemesi desteği talebini karşıladık.
Çeşitli sebeplerle geçici olarak yurtdışında bulunan 138 ülkedeki 90 binden fazla vatandaşımızı kurduğumuz hava, kara ve deniz köprüleriyle ülkemize getirdik. Bu vatandaşlarımızın sağlık kontrollerini yaparak, karantina süreçlerini takip ederek, gerektiğinde hastanelerde tedavilerini yürüterek sağ salim ailelerine kavuşmalarını sağladık. Salgın döneminde tüm sağlık hizmetlerinin kesintisiz ve en iyi şekilde verilmesini temin ettik.

Adalet mekanizmasına gelince; adalette milletimizin hak ve hukuk arayışına cevap verecek pek çok reformu hayata geçirdik.

2002 yılından bu yana hakim, savcı ve personel sayısını yüzde 177 oranında artırarak yargıda insan kaynakları kapasitesini güçlendirdik. Son 2 yılda 5344’ü hakim ve savcı olmak üzere adalet hizmetlerinde görev yapmak üzere 24 bin 64 yeni personel alımı yaptık. Hatırlayın, geçmişte adalet sarayı diye bir şey yoktu, maalesef merdiven altı hizmet diyebileceğimiz durumda adalet hizmetleri dağıtılıyordu. Ve biz ne yaptık? Adalet saraylarını getirdik ve bu adalet saraylarını yapmak suretiyle de artık hakimlerimiz, savcılarımız çok rahat hizmet verir hale, çok daha huzurlu hizmet verir hale geldiler. Geçtiğimiz 18 yılda ilk derece mahkeme sayasını adli yargıda yüzde 76, idari yargıda yüzde 32 artırarak mahkemelerin yükünü azaltmıştık. Son 2 yılda 554 yeni mahkemeyi daha hizmete aldık. Adli yargı istinaf mahkemelerini ilk olarak 7 yerde faaliyete geçirdik, sonra bu sayıyı 15’e çıkardık. İdari yargı istinaf mahkemelerini de 2016 yılında yine 7 bölgede faaliyete geçirmişti, bu sayıyı 8’e çıkardık. Böylece istinaf mahkemelerini güçlendirerek yüksek mahkemelerin iş yükünü azaltmanın yanında uyuşmazlıkların daha etkin ve hızlı şekilde çözülmesini de sağladık.

Son 18 yılda yaptığımız 269 adet adalet hizmet binasının 38’ini son iki yılda inşa ettik. Vatandaşlarımızın haklarına daha zahmetsiz ve az masrafla kavuşabilmesi için iş uyuşmazlıklarında arabuluculuğu zorunlu hale getirdik. Son iki yılda arabulucuya giden dosyaların yüzde 63’ü başarıyla sonuçlandı. 2019 yılında kanunlaşan birinci yargı paketiyle temel hak ve özgürlüklerin korunması ve ifade özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla istinafta kesinleşen bazı suçlarda temyiz yolunu açtı.

Hâkim ve Savcı Adaylığı Mülakat Kurulunun üye sayısını 5’ten 7’ye çıkararak daha geniş tabanlı bir yapıya kavuşturduk.

İnfaz düzenlemesiyle hem adaletin tecellisini, hem de hükümlülerin topluma kazandırılmasını gözeten yeni bir sisteme geçtik.

15 yıl kıdemi bulunan avukatların yeşil pasaport alabilmesini biz sağladık.

Çoklu baro düzenlemesini de içeren ve avukatların kılık kıyafetten baro keseneğine kadar pek çok haklarını hukuki güvence altına alan bir düzenlemeyi de geçtiğimiz hafta hayata geçirdik.
Aziz milletim, değerli misafirler; ülkemizi sınırlarımızın içinden ve dışından gelecek her türlü tehdide karşı korumak, vatandaşlarımızı bu cennet vatanda huzur ve güven içinde yaşatmak, devlet olmamızın en başta gelen şartıdır. Bunun için terörle mücadeleyi de kapsayan iç ve dış güvenlik konuları daima önceliklerimizin başında yer almaktadır.

İç işlerinde son iki yılda terör örgütleri ve teröristlerle mücadelede tarihi başarılar elde ettik. Bölücü terör örgütü PKK’ya yönelik 224 bini kırsalda, 10 binden fazlası şehirlerde olmak üzere toplam 234 binin üzerinde operasyon gerçekleştirdik. Bu operasyonlarda 950’si ölü, 732’si yaralı veya sağ 672’si teslim olmak üzere toplam 2354 teröristi etkisiz hale getirdik. Yine bu arada ikna çalışmalarıyla 530 teröristi örgütün pençesinden kurtardık, böylece yurt içi terörist mevcudu 400’lü rakamlara kadar geriledi. Sadece son 1,5 yılda PKK’nın 400’e yakın eylemini engelledik.

15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere son dönemde ülkemize ve milletimize yönelik en büyük ihanetlerden birinin faili FETÖ’yle mücadele amacıyla 17 bin operasyon gerçekleştirdik. FETÖ’nün bürokrasiden iş dünyasına kadar tüm yapılanmalarını önemli ölçüde yıktık, kalanları da tespit ettikçe temizlemeye devam ediyoruz.

DEAŞ ve El-Kaide terör örgütlerine yönelik yurt içinde 2652 operasyon yürüterek 635 teröristi etkisiz hale getirdik ve 5 eylemi engelledik. Hamdolsun, 2017 yılbaşından bugüne kadar ülkemizde DEAŞ tarafından tek bir eylem dahi gerçekleştirilememiştir.

Uyuşturucuyla mücadele kapsamında son iki yılda toplam 364 bin 346 operasyon yürüttük. Vatandaşlarımızı ve özellikle gençlerimizi zehirleyen uyuşturucu tüccarlarına göz açtırmamakta kararlıyız.
Düzensiz göçle mücadele çalışmalarımız kapsamında geri gönderme merkezlerinin kapasitesini 8 bin 124 kişi artışla 20 bine, sayısını da 9 ilaveyle 28’e çıkardık. Terörden arındırdığımız yerlere gönüllü olan dönen Suriyeli sayısı 402 bini aştı. Halen ülkemizde bulunan Suriye’den ve diğer yerlerden gelmiş sığınmacıları da yakından takip ediyoruz.

Milli savunmada ülkemizin ve milletimizin huzuru ve güvenliği için gece-gündüz çalışan ordumuzu her alanda güçlendirdik.

Fırat Kalkanı Harekatına ilaven Zeytin Dalı, Pençe, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatlarıyla güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna yeni darbeler indirdik. Irak sınırımızdan sızan teröristlerin önlerini kesmek için sınır ötesinde güvenli bölgeler oluşturuyoruz. Böylece ülkemize bu bölgeden yönelik terör tehdidini önemli ölçüde bertaraf ettik.

Libya’da yaptığımız anlaşmalara uygun şekilde ülkenin meşru hükümetine destek veriyoruz. Trablus’u tehdit eden darbecileri gerileterek Libya halkının güvenliğini temin ettik ve geleceğine umutla bakmasını sağladık. Son zamanlardaki bazı gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve kimse heveslenmesin, ona da pirim vermeyeceğiz.

Kahraman ordumuz Afganistan’dan Kosova’ya, Somali’den Katar’a kadar dünyanın pek çok yerinde barışın ve huzurun teminatı olarak görev yapmaktadır. FETÖ terör örgütünden temizlenen ordumuz ülkesinin ve milletinin hizmetinde tüm gücüyle tarihi bir mücadele yürütüyor. Kahraman askerlerimizin cesaretle ve fedakarlıkla verdikleri mücadele sayesinde ülke olarak geleceğimize daha güvenle bakıyoruz.
Savunma sanayinde ülkemizin dışa bağımlılığını yüzde 70’lerden yüzde 30’lara düşürdük. Bu alan 2002 yılında 5,5 milyar dolar bütçeli 62 savunma projesi yürüten Türkiye, bugün 60 milyar dolar bütçeli 700 projeye ulaşmıştır. Aynı dönemde savunma sanayinde faaliyet göstere firma sayımız 56’dan 1500’e çıkarken, sektörün cirosu da 1 milyar dolardan 11 milyar dolara yükseldi. Bu tablo ihracatımıza da tabi ki yansıdı. Türkiye 18 yıl önce yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı yaparken bu rakam şimdi 3 milyar doları geçti. Dünyanın en büyük savunma şirketleri listesinde 5 firmamızın bulunuyor olması geldiğimiz yerin en önemli işaretidir. Son 2 yılda Akıncı, TİHA ve Aksungur İHA yerli helikopterimiz Gökbey ilk uçuşlarını gerçekleştirdi. Milli İHA motorumuz yine PD-170 ilk uçuşunu ANKA Platformu ile yaptı. GPS’den bağımsız otonomi sürü İHA projesi herkesi KERKES’i başlattık. Tabi KERKES bu da bizim için büyük bir proje büyük önem arz ediyor. Bu dönemde güvenlik birimlerimize 21 adet T-129 atak taarruz ve taktik keşif helikopteri teslimatı yapıldı. Ayrıca çeşitli kurumlarımıza 15 adet ANKA İHA, 58 adet Bayraktar TB-2 İHA-SİHA. 206 adet kamikaze mini İHA teslim edildi. Şimdi bunlar tabi geçmişte isim vermeyeceğim filanca ülke verecekte işte tamir bakım gerçekleşeceği zaman adam sana tamirini, bakımını böyle bir şeyi de yapmaz. Bunun için bugün git yarın gel böyle bir anlayış, ama şu an da bizim böyle bir derdimiz artık yok. Herhangi bir sıkıntı olduğu anda zaten her an yanı başımızda anında müdahale, anında tamir bakım, dolayısıyla, anında bu eserlerimizi yeniden hayata geçirebiliyoruz.

Portatif özelliğiyle kara, hava ve deniz platformlarımıza entegre edilebilecek Sungur Hava Savunma sistemi envantere girmeye hazır hale geldi. Göktürk Keşif Gözetleme Uydu Sistemi Projesinde yörüngede kabul aşaması tamamlandı. Testleri başarıyla tamamlanan Hisar-A envantere girme aşamasındadır. Atmaca Seyir Füzemizin de testlerinde sona gelindi. Korkut Projesinde ilk sistemler envantere girdi. Bu dört kapsamda bu kapsamda dört adet komuta kontrol aracıyla akıllı mühimmat kullanma kabiliyetine sahip 13 adet silah sistemi aracı ordumuza teslim edildi hamdolsun. Bora Füzelerinin teslimatları da sürüyor. Son mühimmatı ki önemli ve uçak bombalarını yüksek hassasiyetle hedefe yönlendirme kabiliyetlerine sahip milli güdüm kitlerinin teslimatları hızla devam ediyor. Uzun menzilli tank savar müzelerimiz Umtaz ve Lumtaz ile nüfus edici bombaların teslimatlarında herhangi bir aksama yaşanmıyor. Seri üretim projesi sözleşmesi imzalanan Altay Tankı için milli imkanlarla güç grubu geliştirilmesi çalışmaları başlatıldı. Ordumuzun en önemli güç unsurlarından olan M-60 Tanklarından 195 tanesinin modernizasyonu gerçekleştirildi. Ayrıca proje kapsamında Pulat Aktif Koruma sistemi kalifikasyon faaliyetleri tamamlandı. Ülkemizin en önde olduğu alanlardan olan zırhlı araçlardan 1800’ü kullanıcı kurumlara teslim edildi. Çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu denize indirildi. Yani bizim şu an da tam değil, ama yarı da olsa artık bizim de bir uçak gemimiz hamdolsun var, ama şimdi bunun tamamını yapacağız. Onun da görüşmelerini yapıyoruz, inşallah bizim de uçak gemimiz olacak. Şimdi bununla başlıyoruz denize indi ve şimdi ardından inşallah bir veya iki tanesi daha almanın gayreti içerisinde olacağız.

MİLGEM ada sınıfı korvetlerin üçüncü gemisi Burgazada ve dördüncü gemisi Kınalıada Deniz Kuvvetlerimize teslim edilerek hizmete girdi, bayağı yakışıklı görüyorsunuz. Bayağı denizde süzülüyor hoş. Bu projenin beşinci gemisinin inşası da sürüyor. Yeni tip denizaltı projesi kapsamında ilk denizaltımız Piri Reis Havuza çekildi hamdolsun, bizzat o işlemi yaptık. Test ve eğitim gemimiz Ufuk’un inşası tamamlanarak deniz kabul testleri başlatıldı. Savaş gemilerimizin bakımları için inşa ettiğimiz 10 bin tonluk kaldırma kapasitesine sahip yüzer havuzumuz Mart ayında İzmir Tersanesi Komutanlığına teslim edildi. Görüyorsunuz olacak, bu işin şakası olacak, kararlıyız. F-16 uçaklarımıza milli dost, düşman tanıma, tanıtma sistemi entegre edildi. ULAK Milli Baz İstasyonları 1000 yerde kurularak faaliyete geçirildi. Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun milli ve yerli üretim olan makineleriyle Kırıkkale’de günlük 3 milyon cerrahi maske üreten tesisi faaliyete geçirildi.

Ulaştırmada Cumhuriyet tarihinin en büyük altyapı yatırımlarını hayata geçirmeye devam ettik. Bu çerçevede ilk etabı yılda 90 milyon yolcuya hizmet verecek İstanbul Havalimanını devreye aldık. Havalimanımızın tüm etapları hizmete girdiğinde yolcu kapasitesi 200 milyona kadar ulaşabilecek. İstanbul Havalimanı 225 bin kişilik istihdam ve 250’si dış hatlar olmak üzere 300’den fazla uçuş hattıyla açılır açılmaz ülkemizin gurur abidelerinden biri haleni geldi. Salgın dönemine rağmen açıldığı gündem bugüne kadar iç ve dış hatlarda toplamda 65 milyon yolcu trafiği gerçekleştirildi. Ülkemize kazandırdığımız 30 havalimanına ilaveten şimdi yine denizin üzerinde biliyorsunuz Ordu-Giresun deniz üzerindedir, işte şimdi bu da yine deniz üzerinde Rize-Artvin Havalimanı deniz üzerinde yapılıyor, inşallah o da bitmek üzere. Bir diğeri Yozgat, bir diğeri de inşallah Bayburt-Gümüşhane Havalimanlarının da inşası sürüyor.

Yıllık 25 milyon ton yüz işleme kapasitesine sahip Filyos Limanının altyapı inşaatını bu yılın sonuna kadar tamamlıyoruz. Kanal İstanbul’un etüt proje çalışmalarını bitirdik ve bakanlarımızla gerekli görüşmeleri yaptık, aynı şekilde yine gruptaki arkadaşlarımla görüşmelerimizi yaptık ve bu kanalın inşası için ihtiyaç duyulan mevzuat çalışmaları ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın katılımıyla bu sürdürülüyor ve talipler evet artmaya başladı. İnşallah Kanal İstanbul Projemizde tüm dünyaya örnek olacak. Tüm dünyanın da dikkatini inşallah çekecek. Her yönüyle Kanal İstanbul Karadeniz’i Marmaray’a bağlayan bir cazibe merkezi olarak ülkemizin gündeminde değil, dünyanın gündeminde de nasıl havalimanımız yerini aldıysa o da yerini alacak.
İstanbul trafiği için çok büyük öneme sahip Gebze-Halkalı Raylı Sistem Hattını hizmete aldık. Marmaray’ı da içinde bulunduran bu hat üzerinde hem metro ve yüksek hızlı tren hem de yük treni hatları birbirine entegre çalışıyor. Yük trenleri artık Pekin’den Londra’ya kadar kesintisiz gitmeye başladı. Gayrettepe Havalimanı Metro Projesinde tünellerin delme işlemini bitirdik. Uzunluğu 37,5 kilometreyi bulacak bu hatta 9 istasyon arasında önce tam otomatik, ardından sürücüsüz trenler, saatte 120 kilometrelik hızla hizmet sunacak. Halkalı İstanbul Havalimanı raylı sistem bağlantısı kesimindeki çalışmalar da hızla sürüyor. Yine Kuzey Marmara Otoyolunu bölüm bölüm hizmete açıyoruz. Bağlantı yollarıyla birlikte toplam 398 kilometre uzunluğundaki Kuzey Marmara Otoyolunun kalan kısımlarını da yılsonuna kadar tamamlıyoruz. Son 2 yılda hizmete sunduğumuz İstanbul-İzmir Otoyoluyla iki şehrimiz arasındaki mesafeyi 3,5 saate indirdik. Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolunu tamamlayarak milletimizin istifadesine sunduk. Marmaray’ı çepeçevre saracak otoyolun önemli bir geçiş noktası olan 1915 Çanakkale Köprüsünün temelini 18 Mart … tarihinde attık yapımını süratle sürdürüyoruz. Önemli bir ulaşım güzergahı üzerinde yer alan Gümüşhane çevre yolları ile 16,8 kilometre uzunluğunda 9 adet tüneli hizmete açtık. Az önce Çanakkale Köprüsü’nü gördünüz, nasıl? Muhteşem.

 Geçtiğimiz haftalarda 450 metre uzunluğu ve 160 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en yükseği olan bu da çok önemli Botan Çayı üzerindeki Beğendik Köprüsü’nü hizmete açtık burası. Burası tabi terörün aman vermediği bir yerdi, tabi şimdi bu yapılınca teröristler buradan da rahatsız oluyorlar rahat hareket alanı kalmıyor. Yani bu işler öyle terörle mücadele tek yönlü, tek yanlı çalışılan bir şey değil, birçok yönlü yapılan bir çalışma. Ve sadece Botan değil, Botan onların en önemli merkezlerinden bir tanesiydi. Ama bugüne kadar işte bir Veysel Eroğlu Ilısu Barajı en önemli bunların hareket merkeziydi saman aldı, ama orayı yaptık. Ve oradaki bütün o tarihi eserleri yerlerinden kaldırıp farklı yerlere taşımak, orada hem yeni bir adeta şehir kurmak bunlar sıradan işle değil bunlar hep yapıldı, ama birilerin gözü var görmüyor, kulağı var duymuyor, ağzı var maalesef hakkı, hakikati konuşmuyor. Konuşsalar da konuşmasalar da biz doğruları yapma devam edeceğiz. İşte eser ortada.

Avrupa ülkeleriyle yüksek standartlı demir yolu bağlantısını sağlayacak Halkalı-Kapıkule Demir Yolu Hattının Çerkezköy-Kapıkule kesimiyle ilgili yapım sözleşmesi imzalandı. Proje tamamlandığında 229 kilometrelik uzunluğa sahip bu demir yolunda saatte 200 kilometrelik hızla seyahat edilebilecek. Yatırım tutarı 10,5 milyar lira olan projenin bitmesiyle Halkalı-Kapıkule arası seyahat süresi 4 saatten, 1 saat 20 dakikaya, yük taşıma süresi 6,5 saatten 2 saat 20 dakikaya düşecek. Artık zaman özellikle zamanla yarışma zamanı ve eğer siz ekonomide fiyatları düşürecekseniz bunu başarmanız lazım. Maliyetleri düşüreceksiniz önce bunu başarmanız lazım, işte biz şimdi bunu başarıyoruz.

Ankara-Eskişehir, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren hatlarımıza yolculuk süresini 2 saate düşürecek Ankara-Sivas hattını da ne yapıyoruz? Bu arada ilave ediyoruz. Test sürüşleri devam eden bu hattın ilk kesimini yılsonuna kadar milletimizin istifadesine sunmayı planlıyoruz. Ayrıca Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren hattı ile Konya-Karaman, Niğde-Mersin- Osmaniye-Gaziantep-Bursa-Bilecik hızlı tren hatları başta olmak üzere halen inşası süren 3500 kilometrelik raylı sistem projemiz de var. Hedefimiz 5 yıl içerisinde toplamda 5500 kilometre yüksek hızlı ve hızlı tren hattına ulaşmaktır.
Dünyanın en güzel ilk dört tren rotasından biri olarak kabul edilen Ankara-Kars arasındaki turistik Doğu Ekspresini turizme açtık. Modernize edilmek üzere ulaşıma kapatılan Samsun-Sivas Demir Yolunda da ticareti deneme seferleri başladı. Dış ticarette talebin arttığı Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu hattına ilave 3500 ton kapasite artışı sağlayacak konteynır aktarma sistemini de kurduk. Raylı sistem araçlarının yerli imkanlarla üretilebilmesi için Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi Anonim Şirketini de kurduk. Güzel değil mi? Yani söylemesek alkışlamayacaksınız.

Milli elektrikli trenin fabrika testlerini de başlattık. Van Gölü’nde Ocak 2018’de faaliyete başlayan Sultan Alparslan Feribotunun ardından İdris-i Bitlisi Feribotunu da tamamlayarak hizmete sunduk.
Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi USOM’u hizmete sunduk. Türkiye’nin uydu haberleşme alanındaki kapasitesini arttırmak, yörünge haklarını korumak ve daha geniş kapsama alanlarına sahip olmak için başlattığımız 3 yeni uydu projesinde sona yaklaşıyoruz. Özellikle de Aralık 2019’da ilk enerji beslemesi yapılarak üretimi tamamlanan TÜRKSAT 5-A uydusunda son testler devam ediyor. Uydu bu yılın üçüncü çeyreğinde yerde teslim alınacak ve dördüncü çeyrekte uzaya fırlatılacak. Haberleşme ve servis modülü entegrasyon faaliyetleri tamamlanan TÜRKSAT 5-B uydusu ise 2021 yılının ikinci çeyreğinde uzaya gönderilecek. Ülkemizin haberleşme uydusu üretebilen 10 ülke arasında yer almasını sağlayacak yerli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6-A ise 2022 yılında uzaya fırlatmayı planlıyoruz.

İstanbul’un sembollerinden biri olacağına inandığım Çamlıca Televizyon Radyo Kulesi’nin yapımı devam ediyor. Çok az bir şey kaldı ve inşallah çok kısa bir zamanda tabi televizyondan çok burası radyo alıcı verici özelliğe sahip olacak ve 104 frekans burada hizmet inşallah görecek. Ve Çamlıca Cami’nin çevresindeki bütün oradaki kuleleri kaldırıyoruz ve hepsini de buraya inşallah monte ediyoruz.
Aile çalışma ve sosyal hizmetler son iki yılda da en yoğun çalıştığımız, en çok icraatı gerçekleştirdiğimiz alanların başında geliyor. Sosyal yardımlarda kurumsal ve yapısal değişikliklere giderek 2002 yılında dört olan sosyal yardım programı sayısını 43’e çıkardık. İhtiyaç sahiplerine bütçeden ayrılan kaynağı da 2 milyar liradan 55 milyar liraya yükselttik. Son 18 yılda yaptığımız sosyal yardım tutarı toplamda 356 milyar lirayı buldu. Salgın döneminde sosyal koruma kalkanı çatısı altında vatandaşlarımıza 25,5 milyar lira nakit ödeme yaptık. Sadece kısa çalışma ödeneği kapsamında çok büyük bir bölümü de salgın döneminde olmak üzere 3,7 milyon kişi için 14 milyar liranın üzerinde kaynak kullandık. Ücretsiz izne çıkartılan veya işini kaybeden 1,7 milyon vatandaşımıza yaptığımız ödeme tutarı da 2,8 milyar lirayı buldu. Son 2 yılda 1 milyon 650 bin iş yeri ve 10 milyon 680 bin sigortalımız için 79,7 milyar lira tutarında destek verdik. Aktif iş gücü programlarımızla son 2 yılda toplam 980 bin kişi için 4,1 milyar liralık kaynak kullandık. İşsizlik ödeneğinden son 2 yılda 1,8 milyon vatandaşımıza toplam 14,7 milyar lira tutarında ödeme yaptık. Ortalama 1,6 milyon iş yeri için toplamda 19,7 milyar lira tutarında asgari ücret desteği verdik. 2019 yılında hayata geçirdiğimiz sosyal çalışma programı kapsamında 21351 üniversite öğrencimizi ilk kez iş gücü piyasasıyla tanıştırdık. Çalışanlarımızın haklarını koruma esasına dayanan gayretlerimizle memur ve işçi sendikalaşma oranı yüzde 22 seviyesine yükselmiştir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunda yıllar sonra ilk defa geçtiğimiz yıl oybirliğiyle asgari ücret kabul edildi. Asgari ücrete 2018-2020 yılları arasında yüzde 45 oranında artış sağladık. 2002 yılında 184 lira olan, burası çok önemli değerli arkadaşlar, 2002 yılında 184 lira olan net asgari ücreti bugün itibarıyla 2324 liraya biz çıkarttık. Bu ne demektir? Reel asgari ücreti yüzde 134 artırmış olduk. Böylece asgari ücretin satın alma gücü paritesine göre sıralamasında Avrupa Birliği üye ve aday ülkeleri arasında 13. sıradan 8. sıraya yükseldik.

İstihdama katalım oranının son 15 yılda yüzde 45’ten yüzde 53 düzeyine yükselmesi ülkemizdeki istihdam piyasasının canlılığına işaret ediyor.

Son 2 yılda İŞKUR kanalıyla 2,5 milyonu aşkın vatandaşımızı işe yerleştirdik. Hükümetlerimiz döneminde istihdamı artırmak için 18 ayrı sigorta primi teşviki, desteği ve indirim uygulayarak çalışanlarımıza ve işverenlerimize 213 milyar lira devlet katkısı sağladık.

Yürüttüğümüz etkin mücadeleyle kayıt dışı istihdamı 23 puan düşürdük. Kayıt dışı istihdamın 1 puan düşürülmesi, ülke ekonomisine yılda yaklaşık 3,7 milyar lira katkıda bulunuyor.
Emeklilerimiz hep olduğu gibi son 2 yılda da en çok desteklediğimiz kesim olarak bütün bu kesimlerin başında geliyor. Geçtiğimiz yılın Ocak ayında en düşük emekli aylığını bin lira olarak belirledik, bu yılın Nisan ayında bu tutarı 1500 liraya yükselttik. Emeklilerimize 2018 yılında bin lira bayram ikramiyesi ödemesine başladık. Bugüne kadar geride bıraktığımız 5 Ramazan ve Kurban Bayramında emeklilerimize toplam 53,2 milyar lira ikramiye ödemesi gerçekleştirdik.

Muhtarlarımızın sigorta primleri 2017’den beri devlet tarafından ödeniyor. Geçtiğimiz yıl muhtarlarımızın sosyal güvenliğe ilişkin tüm bildirimlerini elektronik ortama taşıdık.

Son 2 yılda geri ödeme kapsamına alınan ilaç sayısı 1015’tir.

Sosyal hizmet merkezlerimizin sayısını son 2 yılda 46 ilaveyle 344’e çıkarttık. Yine 60’ı son 2 yılda olmak üzere toplam 240 aile destek merkezi milletimizin hizmetine sunuldu.

Aile sosyal destek programımız ile 2020 Haziran ayı itibarıyla 2 milyonun üzerinde hanede 5,2 milyon vatandaşımızla görüşme gerçekleştirdik.

Aile eğitim programı ve evlilik öncesi eğitim programı eğitimleriyle son 2 yılda toplam 1 milyon 132 bin kişiye ulaştık. Son 2 yıldaki 8 ilaveyle toplamda 32’ye çıkan sosyal dayanışma merkezlerimiz vasıtasıyla kadınlarımızı çok yönlü olarak destekliyoruz.

Her alanda kadınlarımızın yanında olma anlayışıyla 81 ilimizde kadın kooperatifçiliği çalışma grubu oluşturduk.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadın milletvekillerimizin 2002 yılında yüzde 4,4 olan oranı 2020 yılında yüzde 17,45’e çıkardık.

Şiddette karşı sıfır tolerans ilkesiyle çalışıyoruz. Artık 81 ilimizin tamamında var olan şiddet önleme ve izleme merkezlerimizde son 2 yılda 303 bini kadın, 21 bini erkek, 35 bini çocuk olmak üzere toplam 360 bin kişiye hizmet verilmiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında son 2 yılda 1 milyonun üzerinde kişiye eğitim ve seminerler verildi. Kadın konukevi sayısını da 8’den 145’e çıkartarak 320 bin 500 kişiye hizmet verebilir hale geldik.
Biz bize yeteriz kampanyamızla vatandaşlarımızdan 2 milyar lirayı aşan bir destek sağladık.

Son 2 yılda yaklaşık 3,9 milyon aileye 3,5 milyon ton ısınma amaçlı kömür yardımı yaptık.

Başımızın tacı olan yaşlılarımıza yönelik hizmetlerin hem çeşidini artırıyor, hem kapsamını genişletiyoruz, bu amaçla 2019 yılını Yaşlı Yılı ilan ettik. Ülkemizde daha önce 63’ü kamuya, 22’si özel sektöre ait 85 huzur evinde 6732 yaşlıya hizmet verilebiliyordu. Son 2 yılda açılan 8 huzur eviyle birlikte bugün 179’u kamuya, 248’i özel sektöre ait toplam 427 huzur evinde 27 bini aşkın yaşlımız hizmet almaktadır. Salgın süresince dünyadaki yaşlı bakım kuruluşlarında ölüm düzeyi yüzde 30 ila 80 arasında seyrederken, ülkemizde bu oran yüzde 4’te kalmıştır.

Bir diğer önemli hizmetimiz olan engellilere yönelik evde bakım uygulamasında da 535 bin vatandaşımız yararlanıyor. Son 2 yılda engellilerin evde bakımı için 17 milyar lira ödeme yaptık. Engelli memur sayımızı yaklaşık 10 katlık artışla 5777’den 57 bin 408’e yükselttik. Son 2 yılda 3507 engellimiz aday memur olarak kamuya yerleştirildi.

Milletimizin 15 Temmuz şehitlerimizin yakınları ve gazilerimiz için verdiği yardımların etkin şekilde kullanımı amacıyla Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfını kurduk. Salgınla mücadele döneminde bu vakıf kaynaklarından her ay şehit yakınlarımıza ve gazilerimize biner lira nakdi destek sağladık.

Çevre ve şehircilik her dönemde en çok hizmet gerçekleştirdiğimiz alanlardan biridir. Bu kapsamda son 2 yılda 23 millet bahçemizi vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Halen 72 ilimizde 208 millet bahçesi için yaklaşık 45 milyon metrekare alanda çalışmalarımız sürüyor. Hedefimiz, 2023’e kadar tüm illerimizde en az 1 adet millet bahçesi yaparak 81 milyon metrekareye ulaşmaktır.

Afet riski altındaki yapı ve alanların dönüşümü hayati önemde gördüğümüz çalışmalarımızdan biridir. Tehlike düzeyi yüksek alanlara öncelik vererek 81 ilimizde 259 adet riskli alan ile yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere 61 ilimizde rezerv yapı alanları belirledik. Can güvenliği tehlikesi olduğunu belirlediğimiz 1 milyon 394 bin bağımsız birimde ikamet eden 5 milyon vatandaşımıza dönüşüm çalışmaları için 14,7 milyar lira destek sağladık. Onun için vatandaşlarımıza diyorum ki, bizi zora sokmayın, gelin Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bir yeri riskli alan olarak ilan ediyorsa bize yardımcı olun ve biz buralarda süratle inşaatlarımızı yapalım ve sizler de buralara yerleşme imkanını bulun. Ülkemiz genelinde 658 bin adet bağımsız bölüm riskli yapı statüsünde şu anda yenileniyor.

Sanayi alanlarının taşınması ve dönüşümü için de son 2 yılda projelendirdiğimiz 10 bin iş yerinden 1420 adedini tamamladık, 3422 adedinin yapımı sürüyor.

Geçtiğimiz yıl 150 bin konutluk 2 ayrı sosyal konut kampanyası başlattık. Mart ayında düzenlediğimiz ilk kampanyayla 67 ilde 140 projede 50 bin sosyal konutunu kura çekimleri tamamlandı, hak sahipleri de belirlendi. Bunlardan 45 bin konutun ihalesi yapıldı, 7679 konutun proje çalışmaları devam ediyor.
Aralık 2019 tarihinde başlattığımız ikinci kampanyayla 81 ilde ve 100 bin konutun yapılmasını planladık. Bu kampanyanın ihale ve proje çalışması sürüyor.

Elazığ ve Malatya’da etkili olan 24 Ocak’taki depremin ardından süratle depremzedelerin yaralarını sardık, mağduriyetlerini giderdik. Deprem konutlarının bir kısmını tamamladık, diğerleriyle ilgili çalışmalar hızla sürüyor.

Geçtiğimiz yıl Trabzon Araklı, Bolu, Bursa’da, bu yıl Rize ve Artvin’de meydana gelen sel felaketlerinin ardından afetzedelerin yaralarını hızla sardık. Doğal afetlere karşı etkin ve hızlı çözüm üretme hususunda hamdolsun ciddi mesafeler kat ettik.

2018 yılında uygulamaya aldığımız imar barışıyla vatandaşlarımızı mülkiyet sıkıntısı yüzünden devletiyle davalı olmaktan kurtardık.

Sıfır atık projesi kapsamımda bugüne kadar 44 bin kurum ve kuruluş binasında sıfır atık yönetim sistemini kurduk.

Çevre kirliliğinin önlenmesi için plastik poşeti ücretli hale getirdik. Bu uygulamanın ardından 2018 yılında yıllık 440 adet civarında olan kişi başı plastik poşet kullanımı geçtiğimiz yıl kişi başı 110 adeta geriledi.
Türkiye genelinde 1107 atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 86,7’sinde atık su arıtma hizmeti verilirken, son 2 yılda atık su arıtma tesisi sayısı 1148’e, hizmet verilen nüfusu da yüzde 87,4’e hamdolsun ulaştırdık.

Tarım ve ormancılıkta ülkemizi kendi kendine yeterli olmanın ötesinde çok önemli bir ihracatçı haline getirmek için çalışıyoruz.

Son 2 yılda toplam bitkisel üretimimiz 8 milyon ton ilave artışla 123 bin tona yükseldi. Bu çerçevede hayata geçirdiğimiz projeler ve başlattığımız uygulamalar sayesinde tarımsal hasılamızı yüzde 45 artışla 275 milyar liraya çıkardık. Tarımsal ihracatımızı son iki yılda bir milyar dolar ileriye taşıyarak 18 milyar dolara yükselttik.
Çiftçimize verdiğimiz desteği son iki yılda yüzde 52 arttırarak 2018 yılında 14,5 milyar liraya, 2019 yılında 16,1 milyar liraya, 2020 yılında ise 22 milyar liraya çıkardık.

Sözleşmeli tarımsal üretimde devrim niteliğinde bir proje olan dijital tarım pazarı projesini hayata geçirdik.
Coğrafi işaret tescili için şu anda başvuruda bulunan 112 tarım ve gıda ürünümüzün daha belge almasını sağlayarak bu kapsamdaki ürün sayımızı 387’ye ulaştırdık.

Ekilmeyen Hazine arazilerini üretime kazandırmak amacıyla 24 ilimizde çiftçilerimize tohumun yüzde 75’ini hibe olarak verdik. Sertifikalı tohum üretimini yüzde 7 arttırmak suretiyle 1 milyon 134 bin tona ulaştırdık. Milli ve yerli tohumculukta atadan toruna tohum seferberliğini başlattık.

Hayvancılık desteklerini yüzde 78 artışla 3,7 milyar liradan 6,6 milyar liraya çıkardık. Son 2 yılda bu amaçla 13 milyar lira destek ödemesi yaptık. Böylece büyükbaş hayvan varlığını yüzde 4 arttırarak 17,9 milyona, küçükbaş hayvan varlığını yüzde 5 arttırarak 48,5 milyona yükselttik.

Süt üretimi yüzde 4 artışla 23 milyon tona, kırmızı et üretimi yüzde 7 artışla 1,2 milyon tona ulaştı.
Su ürünleri üretimimizi artırmak ve balıkçılarımızın haklarını korumak için Su Ürünleri Kanununda değişiklik yaparak kaçak avcılığı engelledik.

Üretimini yüzde 33 gibi rekor bir artışla 837 bin tona ulaştırdığımız su ürünlerinde 2023 hedefi olan 1 milyar dolarlık ihracat rakamını 2019’da yakaladık.

Vatandaşlarımızın güvenilir ve sağlıklı gıdaya ulaşması için gıda denetim sayısını yüzde 8 arttırarak yıllık 1,2 milyonun üzerine çıkardık.

Toplam 5000 kırsal kalkınma projesine 1,6 milyar lira hibe verdik.

Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi proje sayısını 23’ten 41’e yükselttik.

Türkiye’nin en büyük jeotermal kaynaklı sera organize sanayi bölgesinin kuruluş işlemlerini İzmir Dikili’de tamamladık.
Son iki yılda 404 bin hektar alanda 600 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Sadece geleceğe nefes kampanyasında 13,8 milyon fidan dikilmesini temin ettik.
Orman yangınlarıyla mücadele kapasitemizi güçlendirdik. Yangıları izleme amacıyla İHA kullanmaya başladık. Bu yıl üç kat daha fazla su taşıyan amfibi uçakları hizmete aldık.
Korunan alan kapsamına son iki yılda 47 yeni yeri dâhil ettik.
Yine son iki yılda 48 barajın, 45 gölet ve bendin, 52 hidroelektrik santralin yapımını tamamladık.
Depolama hacmi bakımından ülkemizin en büyük üçüncü barajı olan Profesör Doktor Veysel Eroğlu Ilısu Barajı hidroelektrik santralinde elektrik üretimine başladık.

İnşa ettiğimiz tesislerle 159 bin hektar alanı sulamaya açtık.

… 34 içme suyu, 3 adet atık su tesisi, 267 taşkın koruma tesisini hizmete aldık.

Arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri kapsamında 1,2 milyon hektar alanın tescilini bitirdik.
Ülkemize sulama yapılabilecek yeni tarım arazileri oluşturmak için çalışma başlattık.

Bunun yanında, Hazine ve Maliye son yıllarda ülkemizin en çok mücadele verdiği alanları başında geliyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemimizin göreve başlamasının hemen ardından ekonomimiz kur saldırılarının ve yaptırımların hedefi oldu. Bu saldırıların etkileriyle mücadele kapsamında ekonomimizin bağışıklık sistemini küresel türbülanslara karşı güçlendiriyoruz.

Spekülatif ve art niyetli finansal girişim konusunda önlemlerimizi alıyoruz.

Katma değerli istihdama ve ihracata dayalı üretimi önceleyen bir ekonomik işleyişi yerleştirmeye özellikle çalışıyoruz.

Özel sektör için uzun vadeli, ucuz ve sürdürülebilir finansman modellerine sahip bir ekonomi hedefliyoruz. Orta vadeli programı bütüncül bir yaklaşım ile yeni ekonomi programı olarak kurguladık. Bu programın ilk döneminde enflasyon, kur, faiz sarmalına karşı tedbirleri geliştirdik.

Fiyatlama davranışlarındaki bozulmaya karşı tüm sektörlerden 2700’ün üzerinde firmanın en az yüzde 10 indirim taahhüdü ile enflasyonla topyekûn mücadele programını hayata geçirdik.

Bu arada swap piyasasında aldığımız önlemlerle Türk Lirasına karşı art niyetli girişim kanallarını tıkadık. BİST swap piyasası vasıtasıyla Türk bankalarının kendi aralarındaki döviz işlemlerini yabancı bankalara gerek kalmaksızın yapabilmelerine imkân sağladık.

Türk Lirasının faizinin yurt dışında değil ülkemizde belirlenmesi için BİST çatısında Türk Lirası referans faizi dönemini başlattık.

Sektörlere sağlattığımız finansman desteklerine ilaveten tüketici maliyetlerini düşürmek için otomobil, mobilya, konut ve beyaz eşyada ÖTV ve KDV indirimleri yaptık.

KOBİ’lerimizin alacaklarını devlet destekli alacak sigortası ile garanti altına aldık. Özellikle kış aylarında sebze fiyatlarındaki dalgalanmanın önüne geçmek için Ziraat Bankamız aracılığıyla sera finansman paketini devreye aldık. KDV iadelerini 10 iş günü içinde yüzde 50’sini gerçekleştirecek kadar hızlandırdık. Katma değerli ihracata ve istihdama dayalı üretim modeli hedefimiz kapsamında hammadde ve aramalı imalatı, makine imalatı ve tarım alanlarını içeren 40 milyar liralık İVME paketini uygulamaya geçirdik. Kur saldırısı sonrası normalleşme dönemini enflasyon ve faizle mücadelede eşine az rastlanır bir başarıyla kapattık. Bu dönemde yüzde 24’e kadar çıkan Merkez Bankası politika faizi 8,25 seviyesine indi. Yüzde 35’lere yükselen piyasa faizlerinde de yüzde 8 bandına kadar hamdolsun gerilemeyi sağladık. Aynı şekilde iç borçlanma faizini yüzde 25’ten yüzde 9,72’ye ve dış borçlanma faizini yüzde 7,5’tan yüzde 4,45’e kadar gerilettik.
Spekülatif ataklarla yüzde 25’in üzerine çıkan enflasyonu yeniden tek hanelere kadar indirdik. Vatandaşlarımızın tarihin en düşük maliyetli ve uzun vadeli finansmanıyla ev sahibi olabilmesini şu an da temin ettik. Gerek konuttu, gerek otomobildi bütün bunlarda biliyorsunuz ciddi manada düşük faiz olması hasebiyle artık vatandaşlarımızın da bunlara hırsla, yani talep noktasında bunu görüyoruz. Bu sayede Haziran ayında tarihi bir rekorla 200 binden fazla ailemizin ev sahibi olmasına imkan sağladık.
Salgın sürecinde 12,2 milyon vatandaşımıza 43 milyar lira, yaklaşık 1,3 milyon esnafımıza 30 milyar lira, 207 bin 450 firmamıza 163 milyar lira finansman tahsisi yaptık. Yerli sermayeli kredi derecelendirme şirketini faaliyete geçirdik. Yatırımları daha fazla desteklemek için Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankasını yeniden yapılandırdık. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için dövizli bireysel emeklilik sistemi uygulamasını başlattık. Vergi kayıp ve kaçağı ile kayıt dışıyla mücadele için Risk Analizi Genel Müdürlüğü kurduk. Mükelleflerin haklarına yönelik başvuruları değerlendirmek üzere de Mükellef Hakları Kurulu oluşturduk. Zor dönemde BİST’in vatandaşlarımıza verdiği güven ile borsadaki katılımcı sayısını yaklaşık 1,5 kat attırarak 1,5 milyonun üzerine çıkardık. 2018 yılında 85 milyar, 2019 yılında 60 milyar kredi kefalet desteğini hayata geçirdik. 2020 yılında kredi garanti kurumlarına aktarılabilecek kaynak tutarının üst sınırını 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkardık. Salgın sürecinde 29 milyar lira tutarında vergi ödemesiyle 40 milyar liralık Sosyal Güvenlik Kurumu BAĞKUR prim ödemesini erteledik işverenlerimize nefes aldırdık.
Ticarette ihracatımızı destekleyecek, ithalatı azaltacak, cari dengeyi açıktan fazlaya çevirecek bir stratejiyi hayata geçirdik. Bu kapsamda 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımızı 2019 yılında 5 katına çıkartarak 180,8 milyar dolara ulaştırdık. Son 2 yılda değer bazında toplam 346,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Önceki 24 ay ile kıyaslandığında son 2 yılda ihracatımız toplamda yüzde 6,5 oranında artış göstermiştir. Aynı dönemde dış ticaret açığımız yüzde 53,7 oranında azalmış, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 84,1 seviyesine çıkmıştır. İhracata yönelik mevcut ve yeni destek paketleriyle ihracatçılarımıza son 2 yılda toplam 6,1 milyar lira destek sağladık. Türk Eximbank bu dönemde 57,3 milyar doları kredi ve 32,9 milyar doları sigorta olmak üzere ihracatçılarımıza toplam 90,2 milyar dolar tutarında destek verdi.
İhracatımızın daha geniş bir tabana yayılmasını sağlayabilmek amacıyla kadın ve genç girişimcileri harekete geçirmekten il bazlı potansiyel tespitine kadar pek çok projeyi hayata geçirdik. Potansiyel üretici, ihracatçı firmaların il bazında tespit etme projemizi 40 ilde tamamladık. Kalan 41 ilimizde de uyguluyoruz. Bu firmaları yeni ve sürekli ihracatçılar haline dönüştürmeyi hedefliyoruz. İhracatçılarımızın dünyanın her noktasında daha aktif ve görünür olmalarını sağlamak için son 2 yılda 11 bin 655 iş insanımıza yeşil pasaport vererek pek çok ülkeye vizesiz seyahatin yolunu da açtık.
Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi ve Elektronik Ticaret Bilgi Platformunu hizmete açarak ülkemizin ilk elektronik ticaret verilerini açıkladık. 2019 yılı itibariyle elektronik ticaret hacmi 136 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Esnaf ve sanatkarlarımız hem toplum yapımızın hem de ekonomimizin bel kemiğidir. Son 2 yılda toplam 1 milyon 197 bin esnaf ve sanatkara toplam 62,5 milyar lira faiz indirimli kredi kullandırdık. Bu desteklerden yararlanan esnaf sayısında yüzde 197, kredi miktarında ise yüzde 113 artış olduğunu görüyoruz. Yüksek katma değerli yüksek teknolojili üretim ve ihracatı teşvik amacıyla İstanbul’da Bilişim İhtisas Serbest Bölgesi kurduk. Yerli sanayimizi korumak ve üretim kapasitemizi arttırmak amacıyla toplam ithalat rakamı 34,2 milyar dolar olan 5105 adet ürüne ilave vergi getirdik. Temassız ticaret yöntemini geliştirerek salgın sürecinde Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Irak ve İran’la olan ticaretimizin kesintisiz sürmesini sağladık. Lisanslı depolardaki ürünlerin tek bir platform üzerinden alınıp satıldığı Türkiye Ürün İhtisas Borsasını faaliyete geçirdik. Lisanslı depo sayımızı son 2 yılda 57 adet arttırarak 110’a ve lisanslı depo kapasitesini 3,2 milyon ton artışla 5,7 milyon tona ulaştırdık. 2019 yılında Sarp, Kapıköy ve Çobanbey Gümrük Kapılarını 2020 yılında da Öncüpınar, Kapıkule ve Hamzabeyli Gümrük kapılarını modernize ettik. Tasfiyelik eşyaların tüm vatandaşlarımızın katılabildiği elektronik ihale yöntemiyle ve online olarak satışına başladık. Bu yöntemle son iki yılda 596 milyon lira tutarında gelir elde ettik. Son iki yılda önceki döneme göre yüzde 21’lik artış 6,2 milyar lira değerinde kaçak eşya yakalandı. Rekabet Kanunu Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu çıkardık, Elektronik Çek ve Bono Kanunu teklifini son aşamasına getirdik.
Sanayi ve teknolojiye geliyorum.
Burada özel sektör, kamu kurumları ve akademiyle istişare içinde hazırladığımız 2023 sanayi ve teknoloji stratejisini kamuoyuna açıkladık. Salgın döneminde sanayimizin kabiliyeti ve kapasitesi sayesinde ihtiyaç duyduğumuz ürünleri kolayca üretebildik.
Bunun da ötesinde, sağlık alanında yenilikçi ürünler geliştirdik, küresel rekabet iddiamızı ortaya koyduk. Rekor sürede ürettiğimiz yerli yoğun bakım solunum cihazıyla hem ülkemize, hem de dünyaya nefes olduk. Tanı kitleri, aşı ve ilaç alanındaki projelerimiz yurt dışında yapılan çalışmaların ötesinde bir vizyona sahiptir. Sanayileşme ve milli teknoloji hamlesi hedeflerimize daha hızlı varmak için üst düzey kararları alacak sanayileşme icra komitesini koruyoruz.
Ülkemizin 60 yıllık hayali olan yerli otomobil projesini hayata geçiyoruz. 2019’un son günlerinde milletimizin takdirine sunduğumuz Türkiye’nin otomobilinin fabrikasının temelini attık, inşallah 2022 yılının son çeyreğinde aracımız banttan inecek.
Bu projeyle elektrikli araçlar konusunda dünyada lider ülkelerden biri olacağız. Ülke gelindeki şarj altyapısını 2023’e kadar yeterli seviyeye ulaştırarak otomobilimizin her yerde kullanılabilmesini temin edeceğiz.
Raylı sistemlerde de küresel bir oyuncu olma hedefimiz var. Bu sene başında milli elektrikli trenimizi raylara indirdik, 2020 yılında da milli ana hat lokomotifimiz raylarla bulaşacak, milli yüksek hızlı trenimizi de en kısa sürede raylarla buluşturmayı hedefliyoruz.
Planlı sanayileşme politikalarımız kapsamımda geçen sene 7 ayrı organize sanayi bölgesi projesini tamamlamıştık, bu yılın ilk yarısındaysa 6 organize sanayi bölgesine tüzel kişilik kazandırdık. Böylece ülkemizdeki organize sanayi bölgesi sayısı 320’ye ulaştı.
Geçen yıl İstanbul, Balıkesir, İzmir, Bursa, Mardin, Çanakkale, Trabzon, Adana ve Ankara’da ilan ettiğimiz 12 yeni endüstri bölgesinde özel sektörümüz yaklaşık 8,5 milyar dolarlık yatırım planlıyor. Bu yılın ilk yarısındaysa Konya Teknoloji ve Toros Özel Endüstri Bölgelerini ilan ettik.
Ülkemizin uzun dönemli petrokimya ihtiyaçları için stratejik öneme sahip Ceyhan, Filyos ve Karapınar endüstri bölgelerinde inşallah yılın ikinci yarasında yatırımların başlamasını bekliyoruz. Görüyorsunuz,  tüm sanayi bölgeleri demir yolu ve liman bağlantısına kavuşacak.
Sanayide verimlilik ve dijital dönüşümü sağlamak için, Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Kayseri, Mersin ve Gaziantep’te yetkinlik ve dijital dönüşüm merkezleri kurduk.
Son 2 senede özel sektörün 337 milyar liralık sabit yatırımın desteklemek üzere yaklaşık 440 bin vatandaşımıza ilave istihdam oluşturacak 12 bin 247 yatırım teşvik belgesi düzenledik.
KOSGEB aracılığıyla 137 bin işletmeye toplam 3,3 milyar lira destek ödemesi yaptık. Girişimcilik desteklerimiz sayesinde 62 bin yeni işletme kuruldu.
Kalınma ajansları ve bölge kalkınma idareleri vasıtasıyla 5870 projeye 3 milyar liraya yakın kaynak aktardık.
İnovasyon öncülüğünde bir büyüme için son 2 yılda araştırma-geliştirme merkezleri sayısını 913’ten 1236’ya, tasarım merkezleri sayısını 230’dan 372’ye, teknopark sayısını da 81’den 85’e çıkarttık.
İzmir Teknoloji Üssü Projesini Bilim Vadisinin kurumsal gücüyle birleştirdik.
Kocaeli’nden İzmir’e bir teknoloji koridoru kuruyoruz.

Adeta sıfırdan inşa ettiğimiz ar-ge ekosisteminin meyvelerini toplamaya başladık. Hedefimiz, 2023’e kadar ülkemizden en az 10 tane milyar dolarlık yeni şirket çıkarmaktır.
Beşeri sermayeni güçlendirilmesi alanında kritik adımlar attık. Uluslararası lider araştırmacılar programı ile dünyanın sayılı üniversitelerinden, araştırma merkezlerinden ve alanında öncü küresel firmalarından 127 üst düzey araştırmacıyı ülkemize getirdik. TÜBİTAK’ın çeşitli programları kanalıyla ülke genelinde son 2 senede 7 milyonun üzerinde gencimize ulaştık.

Son 2 yılda 79 gencimiz Uluslararası Bilim Olimpiyatlarından 105 madalya ile döndü.
Geleceğin teknoloji yıldızlarını yetiştirmek üzere başlattığımız dene-yap Türkiye projesi kapsamında 30 şehrimizde teknoloji atölyelerinin kurulumunu tamamladık. 81 ilimizde 100 dene-yap teknoloji atölyesinde 50 bin özel yetenekli öğrenci yetiştireceğiz.

Toplumda teknoloji ve yenilikçiliğe yönelik ilgili artırmak amacıyla iki yıldır düzenlediğimiz Teknofest dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali oldu.

Türkiye uzay ajansıyla ülkemizin kritik bir ihtiyacını ve beklentisini karşılamış olduk.
Enerjiye gelince, kendi kendimize yeterli olmanın ötesinde küresel bir merkez olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz. Bu kapsamda 2015 yılında inşasına başladığımız TANAP Projesinin Gürcistan-Türkiye sınırından Eskişehir’e kadar olan kısmını Haziran 2018’de, Avrupa bağlantısı ise 2019’da açtık. Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattının denizden geçen kısmını Kasım 2018’de tamamladık. 1 Ocak 2020 tarihi itibariyle gaz alımına başladık. Sıvılaştırılmış gaz, doğal gaz depolama ve yeniden gazlaştırma terminali yer altı doğal gaz depolama tesisleri alanında gelişmiş bir altyapı kurduk. Türkiye’nin ilk deniz sondaj gemisi Fatih 2018’de Akdeniz’de sondaja başladı. Geçtiğimiz yıl ikinci sondaj gemimiz Yavuz sondaj çalışmalarına başladı. Bu hamlelerimizle Türkiye’ye karşı Doğu Akdeniz’de kurulmaya çalışılan tuzakları tersine çevirdik.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Türkiye Petrollerine verdiği ruhsat alanlarında ve kendi kıta sahanlığımızda arama ve sondaj çalışmalarına aralıksız devam edeceğiz.

Değerli misafirler, şunu altına çizerek ifade etmek istiyorum: Biz ne sismik araştırma gemilerimizle ne sondaj gemilerimizle birilerinin iznine tabi değiliz. Biz uluslararası deniz hukuku neyi gerektiriyorsa, uluslararası neyi gerektiriyorsa, Doğu Akdeniz’de evet haklarımız nelerse bu çerçeve içerisinde bugüne kadar bu adımlarımızı attık, bundan sonra da aynı şekilde bu adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı da sürüyor. Biliyorsunuz Ruslarla birlikte yürüttüğümüz dev bir proje. Kömür üretimimiz Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırarak 101,5 milyon dona ulaştı. Borlu Malzemeler Araştırma Laboratuvarını kurduk ve Bor Karbür Üretim tesisinin inşasına başladık. Daha önce teknoloji yetersizliği nedeniyle hammadde olarak ihraç ettiğimiz madenlerimizi artık burada kendi teknolojimiz ve kendi insan kaynağımızı da işleyerek yurt dışına satacağız. Son dönemde yerli ve yenilenebilir enerjiye yaptığımız yoğun yatırımların karşılığını da almaya başladık. 2019 yılında elektriğimizin yüzde 62’sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettik. Toplam 2013 elektrik üretim tesisi devreye alarak elektrik kurulu gücümüzü son 2 yılda 87 bin megavattan 92 bin megavata çıkardık. Yine bu dönemde 1443 megavat hidroelektrik, 1226 megavat rüzgar, 1542 megavat güneş, 370 megavat jeotermal enerjisi kurulu gücünü devreye aldık, yani enerjide de artık Türkiye muhtaç ülke olmaktan çıkmıştır ve çıkıyor.

Yıllık 10 milyon ton ham petrol işleme kapasiteli Star Rafinerisi faaliyete başladı. Son 2 yılda 4 il ve 117 ilçe beldeye doğal gaz arzı sağlayarak doğal gaz kullanan il sayısını 81 ile, ilçe belde sayısını ise 552’ye çıkardık. Değerli arkadaşlar, inşallah bunu tamamına da kavuşturacağız.

Dışişlerine gelince, dünya beşten büyüktür anlayışıyla her alanda tüm insanlığın ortak çıkarları için mücadele veriyoruz. Bu anlayışla 2018 yılında 242 olan yurt dışı temsilcilik sayımız 246’ya yükselmiş vaziyette. Dünyadaki etkinliğimizi böylece arttırmış olduk.

Suriye ihtilafına kalıcı çözüm bulunması için hem sahada hem de masada etkin konumumuzu sürdürdük ve sürdürüyoruz. 1000 yıllık komşumuz ve kardeşimiz olan Suriye halkı özgürlüğe, huzura, güvene kavuşana kadar bu ülkede kalmaya devam edeceğiz. Bugünlerde Suriye’de bir seçim yapıyorlar sözde seçim, izlediniz değil mi? Allah aşkına böyle seçim mi olur ya? Nerede dünyanın demokrasi demokrasi diyen ülkeleri? Hiçbirinin ağzından bir kelam çıkıyor mu? Siz ne yapıyorsunuz ya diyen var mı? Böyle seçim mi olur ya? Yani bizim geçmişte olduğu gibi hani o tek parti döneminde yaşandığı gibi, bunlar da aynısını yapıyor. Bakıyorsunuz demokrasi noktasında çok çok ileri olduğunu söyleyenler, bunun yanında Birleşmiş Milletler, kalkıp da ne yapıyorsunuz diyen yok. Ve vatandaş eli mahkum orada gidiyor oyunu kullanıyor. Tabi şimdi bir de bir seçim neticesi ilan ederler evlere şenlik yapacakları iş bu. Bütün bunlara karşı biz sesimizi yükseltmek durumundayız. O mazlumların, o mağdurların adına sesimizi yükseltmek zorundayız.

Öbür tarafa geliyoruz, Libya Milli Mutabakat Hükümetiyle 27 Kasım 2019 tarihinde güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırası ve deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtırası imzaladık. Bu ahdi ve meşru zeminde Libya ile iş birliğimizi geliştiriyoruz. Libya ile imzaladığımız mutabakat muhtırasına dayalı olarak ülkemizin Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarında hak ve çıkarlarını sonuna kadar kararlılıkla savunuyoruz. Ayrıca bu ülkeyle enerji alanındaki iş birliğimizin güçlenmesi için ilave adımlar da atıyoruz. Libya’nın meşru hükümetine karşı saldırgan tavırlar içinde olan herkesi uluslararası hukuka ve Libyalıların iradesine saygı göstermeye davet ediyoruz.

Türkiye, Irak diyaloğunu her alanda ve düzeyde yoğunlaştırmanın gayreti içindedir. Irak’ın siyasi birliğiyle, toprak bütünlüğünün korunması, terör örgütleriyle mücadele, yatırım ve ticaretin geliştirilmesi Irak Türkmenlerinin haklarının korunması amacıyla bu ülkeye yönelik çabalarımızı da sonuna kadar sürdüreceğiz.

Körfezdeki stratejik ortağımız Katar’la kapsamlı iş birliğimizi en üst düzeyde yürütülen çabalarla pekiştirdik. Geride bıraktığımız 2 yıllık dönemde Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı ile İslam İş Birliği Teşkilatında dönem başkanlıklarını başarıyla yürüttük. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanlığımız süresince düzenlediğimiz 30’dan fazla üst düzeyli toplantıya örgütün faaliyetlerine ivme kazandırdık. Ayrıca İsrail’in hukuksuz adımları karşısında 2017 ve 2018 yıllarında Kudüs konulu iki olağanüstü zirveye ev sahipliği yaptık. 2020 yılında Asya İşbirliği Diyaloğu D-8, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Formuyla, Ekonomik İş Birliği Teşkilatı Dönem Başkanlıklarımızın etkili bir şekilde yürütülmesinin gayreti içindeyiz. Balkanlarda en geniş bölgesel iş birliği forumu olan ve 13 bölge ülkesinin katıldığı Güney Doğu Avrupa Ülkeleri İş Birliği sürecinin Dönem Başkanlığını da 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle üstlendik.

Birleşmiş Milletler Genel Kurul Başkanlığı’na ilk defa Türkiye’nin adayı hamdolsun seçilmiştir. En az gelişmiş ülkelere yönelik Birleşmiş Milletler Teknoloji Bankası 4 Haziran 2018 tarihinde Gebze’de açıldı. Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinin yurt dışındaki uzantılarıyla mücadelemize kesintisiz şekilde devam ettik. Bu kapsamda uluslararası ve kurumlar arası iş birliğinin geliştirilmesine yönelik yoğun gayret gösterdik.
Avrupa Birliği ülkeleri Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi yoğun ilişkiler içinde olduğumuz yerlerle ikili ilişkilerimizin geliştirilmesi için üst düzey temaslarla yoğun gelişmeler yürüttük. Önde gelen üyelerinden olduğumuz NATO bünyesinde yüksek görünürlüğe sahip faaliyetler sürdürdük. Milli davamız olan Kıbrıs meselesine ilişkin kararlı duruşumuzu her alanda ortaya koyduk. Afrika’yla ilişkilerimizi ülkemizin 54 Afrika ülkesinden 42’sinde temsil edilir hale gelmesi sayesinde kritik yardımlar ve girişimlerde bulunduk ve bunu pekiştirdik. Ankara’daki Afrika ülkesi büyükelçiliklerinin sayısı da 37’ye yükseldi.
Kültür ve turizmde, ülkemizin değerlerini ortaya çıkarma ve koruma amaçlı çalışmalar yürütüyoruz. Bu çerçevede dünyanın bilinen en eski yerleşim yeri olan Göbeklitepe’nin UNESCO dünya mirası kalıcı listesine girmesini sağladık. Bu tarihi değerin dünyada tanınması için 2019 yılını Göbeklitepe yılı ilan ettik. Türkiye UNESCO somut olmayan kültürel miras listelerine kayıtlı unsurlarda 178 ülke arasında ilk beşte yer alıyor. Tarihi mirasımızı ortaya çıkarmak için son iki yılda 363 kazı gerçekleştirdik. Yurt dışından toplam 13 bin 91 eseri ülkemize getirdik.

Turizmde 2018 yılında ülkemize gelen ziyaretçi sayısı 46 milyonu aşarken, 2019 yılında bu sayı 52 milyona yaklaştı. Salgın nedeniyle bu yıl tüm dünya gibi biz de hedeflerimizi tutturamasak da inşallah en kısa sürede kayıplarımızı telafi edeceğiz.

Mavi bayraklı plaj sayımız bu dönemde 459’dan 486’ya yükseldi.

Son 18 yılda toplam 5,5 milyar lira kaynak kullanarak 5400 tarihi eserimizi restore etmiştik, son 2 yılda buna 234 eser daha ekledik. Bu yıl içerisinde Sivas Gök Medrese ve Erzurum Çifte Minareli Medrese, vakıf müzelerinin açılışlarını yapmayı planlıyoruz.

2002 yılında 85 milyon dolar olan resmi kalkınma yardımlarımız OECD verilerine göre geçen yıl 8,6 milyar dolar seviyesine çıktı. Bu rakamla tutar bakımından Türkiye dünyada en fazla resmi kalkınma yardımı yapan 6’ncı ülke olurken, milli gelire göre ise ilk sırada yer almıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından konulan milli gelirin yüzde 0,7’sini yardımlara ayırma oranını Türkiye bu yıl da yüzde 1,15 oranıyla aşmıştır.

Acil ve insani yardımlarda da Türkiye son yıllarda büyük bir başarı gösteriyor. Ülkemiz, TİKA ve diğer kurumlarımız eliyle Suriye savaşı mağdurları başta olmak üzere Irak’ta, Yemen’de, Arakan’da, Afganistan’da, Somali’de ve pek çok coğrafyada mazlum ve muhtaçların elinden tutuyor.
Dünyanın göz ardı ettiği Arakanlı Müslümanlara yardım yapan en aktif ülke olarak, Bangladeş sınırındaki kamplarda faaliyetlerimize devam ediyoruz.

Son 2 yılda dünyanın çeşitli yerlerindeki mazlumlar ve kardeşlerimiz için 300’ün üzerinde okul, 75 hastane ve klinik inşa ettik veya yeniledik.

Balkanlar, Doğu Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika gibi farklı coğrafyalarda 25’in üzerinde yeni restorasyon çalışması başlattık. Sadece son 2 yılda Balkanlar ve Doğu Avrupa Bölgesinde tamamlanan veya devam eden 24 restorasyon projemiz bulunuyor.

Türkiye bursları kapasımda 2018 yılında 135 bin, 2019 yılında 146 bin 700 başvuru alırken, 2020 yılında bu rakam 172 ülkeden 155 bin 700’e ulaştı. Halihazırda dünyanın dört bir yanından 16 bin öğrenciye kendi bursumuzla ülkemizde eğitim imkanı sağlıyoruz.

Kuruluşunun 10’uncu yılında 48 ülkede 58 Yunus Emre Türk Kültür Merkezi vasıtasıyla uluslararası kültürel ilişkilerimizi yürütüyoruz.

Son 2 yılda yine Yunus Emre Enstitüsü aracılığıyla Türkiye bilimsel ve akademik iş birliği projesini başlattık.
Aziz milletim, değerli misafirler; görüldüğü gibi Cumhurbaşkanı olarak bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın icraatlarını sizlerle paylaşmak sadece ana başlıklarıyla ve özetin özeti mahiyetinde bir anlatımla dahi bir hayli uzun sürdü ve sizleri de yordum.

Hep söylediğimiz gibi, bizim siyasetimiz eser siyasetidir, hizmet siyasetidir, icraat siyasetidir, biz sözümüzü eserlerimizle söylüyoruz. Her platformu milletimize hesap verme yeri olarak görüyoruz. İster açılış, ister temel atma, ister tanıtım, ister başka bir program olsun, hepsinde yaptıklarımızı, yapacaklarımızı, gündemimizi, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi milletimizle paylaşıyoruz.
Bugün cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişimizin ve Kabinemizin göreve başlayışının 2’nci yılı vesilesiyle böyle kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Esasen tüm icraatların tam bir icmalini ortaya koymaya kalksak günlerce bu kürsüde kalmamız gerekiyor. Milletimiz yapılan her işi, getirilen her hizmeti, izlenen her siyaseti günlük hayata yansımaları itibariyle zaten bizzat yaşayarak görüyor.
Dünyadaki en büyük saadet, Hakk’a ram olmak, onun rızasını, halka hizmet ederek onun takdirini kazanmaktır. Hamdolsun, önümüzün 40 yıla aşkın siyaset döneminin her gününü bu anlayışla değerlendirmeye çalıştık.

İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanlığımızda hiçbir ayrım gözetmeksizin bu aziz şehrin halkının gönlünde taht kurmanın gayreti içinde olduk. Başbakanlığımız döneminde 81 vilayetimizdeki her bir vatandaşımızın gönlünde taht kurmanın peşine düştük, Cumhurbaşkanlığımızda da aynı anlayışla gece-gündüz çalıştık. Şayet ortada bir başarı varsa, bunun sahibi önce Hakk, sonra milletimizin bizatihi kendisidir. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği olmadan hiçbir şey yapamayacağımızı, hiçbir eser ortaya koyamayacağımızı, hiçbir başarı kazanamayacağımızı bilecek idrake sahibiz.
İşte şimdi 26 Ağustos Malazgirt geliyor ve Sultan Alparslan 25’inde biliyorsunuz Ahlat’tan Malazgirt’e hareket etmişti ve şimdi biz de Ahlat’ta da, orada da yine bir Cumhurbaşkanlığının şöyle bir merkezini kurduk, inşallah 25’inde gece orada olacağız ve geceyi orada geçirerek oradan da ertesi sabah Malazgirt’e hareket edeceğiz. Tabi bu koronavirüs çok rahat hareket etmemizi sağlamayacak, buna engel olacak, ama öyle de olsa, böyle de olsa biz geceyi orada geçirip Sultan Alparslan’ın izinden Malazgirt’e inşallah yürüyecek ve 26’sında Malazgirt’te olacak, ondan sonra da programımızı tamamlayıp tekrar işlerimize döneceğiz.
Kerameti kendinde görüp nefsine yenik düşerek halka tepeden bakanların istikameti kaybetmesi mukadderdir. Çok güzel bir eser Ahlat’ta tam Van Gölü’nün kenarında hamdolsun meydana geldi, gerçekten Sultan Alparslan’a yakışan bir eser orada meydana geldi. Çünkü eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri; bu eserlerle anılacağız, onun için çok önemli.

Hamdolsun biz bu yanlışa düşmeden çalıştığımız, mücadele verdiğimiz, gereken gayreti gösterip tevekkül ettiğimiz için bugünlere geldik. İnşallah bundan sonra da aynı anlayışla, aynı teslimiyetle, aynı kalp ve zihin huzuruyla yönümüz hep geleceğe dönük olarak mücadeleyi sürdüreceğiz.
Türkiye gerçekten çok zor ve bir o kadar da tarihi süreçlerden geçiyor. Bilhassa son 7 yıldır kesintisiz yaşadığımız saldırıların günlük siyasi sonuçlar elde etme değil, doğrudan inancımıza, tarihimize, kültürümüze, birliğimize, beraberliğimize, vatanımıza, kardeşliğimize, ezanımıza, bayrağımıza, tüm kutsallarımıza yönelik amaçları olduğunun gayet iyi farkındayız. Sokakların karıştırılmasından darbe girişimlerine, terör örgütlerinin kışkırtılmasından ekonomimize kurulan tuzaklara kadar her saldırının aynı hedefe yönelik gülleler anlamı taşıdığı konusunda şüphemiz bulunmuyor. Milletimiz vatan topraklarındaki bin yıllık tecrübesinin verdiği irfanla bu gerçeği görmüş ve safını istiklali ve istikbalinden yana belirlemiştir. Bize düşen, milletimizin bu fedakarlığına karşı borcumuzu içeride ve dışarıda oynanan tüm oyunları bozacak feraset, gayret ve azimle çalışarak ödemektir.

Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırana kadar durmadan, duraksamadan önümüze çıkan hiçbir engel karşısında yeise düşmeden hizmet çıtasını hep yükselterek yolumuza devam edeceğiz.
Cumhurbaşkanı ve Kabinesi olarak inşallah 4’üncü yılımızda, 5’inci yılımızda da bu muhasebeyi yaparak
2023’e kadar çalışacağız.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.
 
----- / -----
 





Afyon Kent Haber

YORUMLAR

  • 0 Yorum