Dava Konusu Kural
Dava konusu kuralla, doğrudan olağanüstü hal (OHAL) Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) ile tesis edilen işlemlere bağlı olarak OHAL kapsamında yürürlüğe konulan KHK’larda yer alan ilave tedbirlere karşı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvuru yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Başvuru Gerekçesi
Başvuruda; kuralın doğrudan OHAL KHK’ları ile uygulanan ilave tedbirlere karşı dava açma hakkını ortadan kaldırdığı ve Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu (Komisyon), 685 sayılı KHK ile OHAL kapsamında doğrudan KHK ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek üzere kurulmuş ve bu KHK 7075 sayılı Kanun’la TBMM tarafından kabul edilerek yasalaşmıştır. Söz konusu Kanun ile doğrudan KHK hükümleri ile uygulanan kamu görevinden çıkarma ve kapatma gibi tedbirlere karşı dolaylı olarak dava açma hakkı tanınmıştır.
Kanun’un dava konusu kuralında ise doğrudan OHAL KHK’ları ile tesis edilen işlemlere bağlı olarak OHAL kapsamında yürürlüğe konulan KHK’larda yer alan ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Kural uyarınca ilgililer doğrudan KHK hükmü ile uygulanan kamu görevinden çıkarma ya da kurum ve kuruluşların kapatılması gibi tedbirlere karşı Komisyona başvuruda bulunabilecek ancak kamu görevinden çıkarmaya bağlı olarak silah ruhsatı ve pasaportun iptal edilmesi ya da kurum ve kuruluşların kapatılmasına bağlı olarak mal varlığının Hazineye devredilmesi gibi ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuramayacaktır.
Anayasa’nın 40. maddesinde Anayasa ile tanınmış hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesin yetkili makama başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkı (etkili başvuru hakkı) güvence altına alınmıştır.
OHAL KHK’larında yer alan ilave tedbirler, kamu görevinden çıkarma ya da kuruluşların kapatılması gibi tedbirlere bağlı olarak uygulanan tedbirlerdir. İlave tedbirlerin uygulanabilmesi için öncelikle kişi veya kuruluş hakkında kamu görevinden çıkarma ya da kapatma gibi OHAL KHK’larında öngörülen tedbirlerin uygulanmış olması gerekmektedir. Ancak ilave tedbirlerin tamamının asıl tedbirlerin zorunlu sonucu olduğu söylenemez. Kamu görevinden çıkarılan kişinin kamu konutundan da tahliye edilmesi gibi tedbirler asıl tedbirin zorunlu bir sonucu ise de kamu görevinden çıkarılan kişinin pasaportuna el konulması ya da kapatılan kurum ve kuruluşların mal varlığına el konulması gibi tedbirler asıl tedbirin yanında uygulanması zorunlu olan tedbirler niteliğinde değildir.
Dava konusu kuralla, herhangi bir ayrım yapılmaksızın OHAL KHK’larında düzenlenen bütün ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru yolu kapatılmıştır. Zorunlu olarak uygulanması gerekmeyen ilave tedbirlerin hukuka uygun olup olmadığını değerlendirebilecek herhangi bir idari ve adli yol da öngörülmemiştir.
OHAL KHK’larında düzenlenmekle birlikte bir idari işlem tesis etmek suretiyle uygulanan ilave tedbirlere karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği kabul edilse bile bu tedbirlere karşı açılan davalarda idari yargı mercilerince yapılacak denetim, şeklî bir denetimden öteye geçmeyecektir. Belirtilen biçimde uygulanan ilave tedbirlere karşı idari yargıya başvuru yapılabilmesi bu hâliyle etkili bir hukuk yolu değildir.
OHAL KHK’ları ile düzenlenen ilave tedbirlerden bazıları Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgilidir. Örneğin kapatılan kurum ve kuruluşların mal varlığının Hazineye devredilmesi Anayasa’nın 35. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına, kamu görevinden çıkarılanların pasaportlarına el konulması ise Anayasa’nın 23. maddesiyle güvence altına alınan yerleşme ve seyahat hürriyetine sınırlama getirmektedir.
Asıl tedbirin hukuka uygun olması, bu tedbirlerden ayrılabilir nitelikte olan ilave tedbirlerin de mutlaka hukuka uygun olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren ilave tedbirlerin asıl tedbirlerden bağımsız olarak hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu tedbirlerin hukuka uygun olup olmadığının denetimi ise ancak yargı makamlarının etkili bir denetim yapmasına imkân verecek bir idari başvuru yolunun öngörülmesiyle mümkündür.
Herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru hakkının tanınmaması, bu tedbirlerin idari ve yargısal merciler tarafından etkili bir şekilde denetimini imkânsız kılmıştır. Bu itibarla kuralın Anayasa’da güvence altına alınan etkili başvuru hakkına aykırılık oluşturduğu değerlendirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, açıklanan nedenlerle kuralda yer alan “...ilave tedbirler ile...” ibaresinin Anayasa’nın 40. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
>> Anayasa Mahkemesinin 24/12/2019 Tarihli ve E: 2018/74, K: 2019/92 Sayılı Kararı için TIKLAYINIZ
YORUMLAR