HAPİS CEZALARININ İNFAZINDA GÖZETİLECEK İLKELER

HAPİS CEZALARININ İNFAZINDA GÖZETİLECEK İLKELER
Editör: Konya Time
15 Mart 2020 - 09:11



Hapis cezalarının infazı sırasında, kesin bir şekilde uyulması gerekli olan bir takım kurallar ve ilkeler bulunmaktadır.

Hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler, 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) 6. Maddesinde hüküm altına alınmıştır.

Yasa koyucu, hapis cezalarının infazında gözetilecek olan ilkeleri daha açık ve belirgin hale getirilmesi amacıyla düzenleme ihtiyacı hissetmiştir. Hapis cezalarının infaz rejimi, bu temel ilkelere dayalı olarak düzenlenmek zorundadır. (CGTİHK m. 6/1)

Yasal düzenlemede yer alan hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler şunlardır:

Düzen, güvenlik ve disiplin ilkesi

Hükümlüler ceza infaz kurumlarında güvenli bir biçimde ve kaçmalarını önleyecek tedbirler alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde tutulurlar. (CGTİHK m. 6/1-a)

İnsan onuruna saygının korunması ilkesi

Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddi ve manevi koşullar altında çektirilir. Hükümlülerin, Anayasada yer alan diğer hakları, infazın temel amaçları saklı kalmak üzere, bu Kanunda öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabilir. (CGTİHK m. 6/1-b)

Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi ilkesi

Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır. Hükümlünün kanun[1] ve yönetmeliklerle tanınmış haklarının dokunulmazlığını sağlamak üzere cezanın infazında ve iyileştirme çabalarında kanunilik ve hukuka uygunluk ilkeleri esas alınır. (CGTİHK m. 6/1-c)

Kişilikle orantılı bireyselleştirilmiş infaz yöntemleri kullanılması ilkesi

İyileştirmeye gereksinimleri olmadığı saptanan hükümlülere ilişkin infaz rejiminde, bu hükümlülerin kişilikleriyle orantılı bireyselleştirilmiş programlara yer verilmesine özen gösterilir ve bu hususlar yönetmeliklerde düzenlenir. (CGTİHK m. 6/1-d)

Cezanın infazında adalet esaslarına uygun hareket edilmesi ilkesi

Cezanın infazında adalet esaslarına uygun hareket edilir. Bu maksatla ceza infaz kurumları kanun[2] ve yönetmeliklerin verdiği yetkilere dayanarak nitelikli elemanlarca denetlenir. (CGTİHK m. 6/1-e)

Hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerinin korunması ilkesi

Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur. (CGTİHK m. 6/1-f)

İnfaz ile ilgili kural ve ilkelere uyma ilkesi

Hükümlünün, infazın amacına uygun olarak kanun[3] ve yönetmeliklerin belirttiği hükümlere ve infazla ilgili kurallara, infaz rejimi ile getirilen uygulamalara riayet etmesi zorunlu tutulmuştur. (CGTİHK m. 6/1-g)

Disiplin cezası uygulanma ilkesi

Kanunlarda gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini ihlal edenler hakkında Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır. Cezalara, Kanunda belirtilen merciler, sürelerine uygun olarak hükmederler. Cezalara karşı savunma ve itirazlar da Kanunun gösterdiği mercilere yapılır. (CGTİHK m. 6/1-h)

Bu ilkeler, başta hükümlünün kurumda muhafazası ve kaçmasının önlenmesi, kurumda mutlaka düzenin korunması, kurumdaki yaşamın hükümlünün iyileştirilmesi hedefi ile bağımlı olması ve her halde infaz kurumundaki yaşamın adaletli hale getirilmesi amacıyla getirilmiştir.

Yasal düzenlemede yer alan dört ilkenin hayata geçirilmesi yönünden infaz rejiminde izlenmesi gerekli amaçları ve uyulması zorunlu ilkeleri bentler halinde hüküm altına alınmıştır.

Yasal düzenlemede ifade edilen infaz amaç ve ilkeleri özetle, infazda keyfiliğe kaçılmaması, insan onuruna saygılı maddi ve manevi koşullarda infaz, infaz ve iyileştirme işlemlerinde kanunilik ve hukuka uygunluk ilkelerine uyulması, infaz rejiminin bireyselleştirilmesi, kurumların denetlenmesi ve hükümlülerin yaşam hakları ile bedensel ve ruhsal bütünlüklerinin korunmasına yönelik tedbirleri içermektedir.

Hapis cezalarının infazında gözetilecek amaçlar doğrultusunda, hükümlülerin bazı haklarının kısıtlanabilmesi mümkündür.

Yasal düzenlemede; gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini bozanlar hakkında bu 5275 sayılı infaz Kanunu’nda hüküm altına alınan disiplin cezalarının uygulanacağı ifade edilmektedir. Ayrıca, Yasal düzenlemede, kanun ve yönetmeliklerde belirlenen kurallara hükümlülerin uymalarının bir zorunluluk olduğu ifade edilmektedir.

Yasal düzenleme hükümlünün hak ve yükümlülükleri bulunduğuna da ayrıca işaret etmiştir. Nitekim hükümlünün hak ve yükümlülüklerine ilişkin 5275 sayılı Kanun içeriğinde ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir.

ÖRNEK OLAYLAR

Ziyaretçi listesinde değişiklik yapılmasının zorunlu hal kapsamında kalması

Bu olayda koşullu salıverilme tarihi 18.05.2027 olan hükümlünün ziyaretçi listesinde yer alan üç kişiden ikisinin hiç ziyaretine gelmediği, diğerinin ise bir kez ziyaretine geldiği ve bu şekilde 2 yıl 4 aylık infaz süresinin geçirildiği belirtilerek ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması talep edilmiştir. Talep reddedilmiştir.[4]

Yargıtay bu olayda hükümlünün talebinin kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu yöndeki KYB talebini kabul ederek hükmü bozmuştur.

Yargıtay’ın bu olayda değerlendirmeye aldığı hususlar şunlardır:

1) Hükümlünün şartla tahliyesine uzunca bir süre bulunmaktadır ve kanuni düzenleme doğrultusunda hükümlünün ziyaretçi görüşü yapmaksızın cezasını infaz etmesinin ise ceza infaz sisteminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun düşmemektedir.

2) Talebin reddine dayanak yapılan yönetmeliğin 5/g bendinde yer alan ziyaretçilerin, ölüm, ağır hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutukluların nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu haller dışında değiştirilemez şeklindeki düzenlemede yer alan zorunlu halin örnekleme yapılarak gösterildiği ve sınırlama yoluna gidilmediği dikkate alınmalıdır.

3) Bu kapsamda zorunluluk halinin her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

4) Hükümlünün şartla tahliyesine talep tarihi itibariyle 12 yıl bulunduğu nazara alındığında, uzunca bir süreden beridir ziyaret listesinde yer alan kişilerin ziyaretine gelmemesi ve bakiye infaz süresi itibariyle hükümlü açısından ziyaretçi listesinde değişiklik yapılmasının zorunlu hal kapsamında kalacağı gözetilmelidir.

Yargıtay burada karar verirken ayrıca “hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler başlıklı” 6. maddesinde ifade edilen ilkeler doğrultusunda düşünce geliştirmiştir.

Hükümlü açısından ziyaretçi listesinde değişiklik yapılmasının zorunlu hal kapsamında değerlendirilmesi

Yasa koyucu, cezaların infazında şu temel amaçları öngörmüştür:

1) Hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek,

2) Toplumu suça karşı korumak,

3) Hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam şekline uyumunu kolaylaştırmak.

Hapis cezasının zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında cezanın çektirilmesini gerektirmektedir.

Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi için mümkün olan araç ve imkânlar kullanılmalıdır. Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.

Yukarıda belirtilen hususlar infazda gözetilecek temel ilkeler arasında sayılmaktadır.

Cezanın infazında özellikle hükümlünün sosyalleşmesi çok önemli bir konudur. Hükümlü ve tutukluların toplumsal kurallara saygısının arttırılması ve sorumluluk taşıyan yaşam biçimine uyum sağlanması için toplumda yaşayan diğer kişilerle sosyal ilişki kurmaları bu anlamda son derece önemlidir.

Bu yüzden hükümlülerin belirli aralıklarla ziyaretçiler ile yapacakları görüşmelerin hükümlülerin ruh bütünlüklerinin korunması açısından katkı sağlayacakları konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır.

Hükümlünün ziyaretçi görüşü yapmaksızın cezasını infaz etmesi, ceza infaz sisteminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun değildir.

Bu nedenle ziyaretçilerin, ölüm, ağır hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutukluların nakli veya ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak şekilde yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu haller dışında değiştirilemeyecektir.

Bu nedenle zorunluluk halinin her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekecektir.

Örneğin, hükümlünün ziyaretçi listesinde bulunan kişinin İstanbul'da oturduğunun hükümlü tarafından bildirilmesi ve hükümlünün ziyaretine hiç gelmediğinin tespit edilmesi karşısında hükümlü açısından ziyaretçi listesinde değişiklik yapılmasının zorunlu hal kapsamında değerlendirilmesi olağan ve yasaya uygun karşılanmalıdır.[5]

Burada hükümlünün başvurusu üzerine cezaevi idaresince ziyaretçi listesinin değiştirilmesi mümkündür.

Şayet cezaevi idaresi tarafından isim listesinin değiştirilmesi talebinin kabul edilmediği zaman söz konusu işlemin infaz hâkimliği tarafından şikâyet konusu olarak denetlenip değerlendirilebilir.

Şayet hükümlü tarafından ziyaretçi listesinin değiştirilmesi talebi kendisine yapılan infaz hâkimliği, bu konuda bir karar vermemelidir. Bu talep, ilgili cezaevi idaresine gönderilmelidir.[6]

Örneğin; hükümlünün ziyaretçi listesinde bulunan kişinin, ziyaretçi olarak hükümlü tarafından isminin bildirildiği tarihinden talep tarihine kadar geçen süre içerisinde hükümlünün ziyaretine hiç gelmediğinin tespit edilmesi halinde, hükümlü açısından ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması zorunlu hal kapsamında değerlendirilmeli ve talep kabul edilmelidir.[7]

Hükümlünün ceza infaz kurumunda intihar etmesi

Ceza infaz kurumu görevlileri tarafından intihara meyilli bu tür kişilerin intihar etmek amacıyla kullanabilecekleri eşyalardan arındırılmaları, daha etkili ve sıkı bir gözetim ile doktor kontrolü altında tutulmalarının sağlanması gerekmektedir.

Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Hapis Cezalarının İnfazında Gözetilecek İlkeler “ başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının “f” bendine göre, ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunlu tutulmuştur.

Örneğin; Suç tarihinde Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda nöbetçi memur olarak görev yapan görevlilerin, hükümlünün önceye dayalı psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle suç tarihinden 1 gün önce bileklerini kesmek suretiyle intihara teşebbüs eden ve içerisine düştüğü bu ruhsal durum nedeniyle gerçek ve yakın bir intihar riski altında bulunan kişinin, bir kez daha yaşamına son verme girişiminde bulunmasının önlenmesi hususunda gerekli tedbirleri almamaları sorumluluk doğuracaktır.

Örneğin, bu olayda görevli olan kişiler, hükümlüyü olay günü Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulunun kararı olmaksızın adı geçeni tek kişilik müşahede odasına koymuşlar, bu şekilde bu kişiyi diğer hükümlü/tutukluların gözetiminden yoksun bırakmışlardır.

Bu olayda cezaevi görevlileri tarafından da etkin bir gözetime tabi tutulmayan bu kişinin konulduğu müşahede odasının kapısına gömleği ile kendisini asmak suretiyle yaşamına son vermiştir.

Yargıtay bu olayda, hükümlünün yaşam hakkının korunması konusunda her türlü koruyucu tedbiri almak yükümlülüğü altında bulunan görevlilerin cezai sorumluluklarının bulunduğuna hükmetmiştir.[8]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

--------------------------------

[1] Burada yer alan ", tüzük" ibaresi, 07.07.2018 tarih ve 30471 (2. mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 700 sayılı KHK.nin 160. maddesiyle madde metninden çıkartılmıştır.

[2] Burada yer alan ", tüzük" ibaresi, 07.07.2018 tarih ve 30471 (2. mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 700 sayılı KHK.nin 160. maddesiyle madde metninden çıkartılmıştır.

[3] Burada yer alan ", tüzük" ibaresi, 07.07.2018 tarih ve 30471 (2. mük.) sayılı R.G.de yayımlanan 700 sayılı KHK.nin 160. maddesiyle madde metninden çıkartılmıştır.





URL

YORUMLAR

  • 0 Yorum