Kimileri;
-Bu bir sosyal deneydir..
-Bir biyolojik savaştır..
-Kendiliğinden bir hayvandan insana geçerek ortaya çıktı..
-Amerika, Çin’in ekonomisini çökertmek için laboratuvar ortamında üretip Vuhan kentine yaydı..
-Dev şirketler virüs üzerinden kriz yaratarak pay almak için yaptı..
-Dünya nüfusunun azaltması için uygulandı..
-Yenidünya düzeni kurmak üzere güçler arasındaki savaş..
-İlahî bir plan olduğu söylemleri gündemi çalkaladı..
Bütün bu görüşler zaman içinde daha net ortaya çıkacaktır.Dilerseniz bu süreci Türkiye üzerinden değerlendirelim:
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 10.03.2020 tarihinde ilk koronavirüs vakası açıklamasını yaptı. Dokuz günün sonunda hasta sayısı 359 oldu ve bu katlanarak 11. Günde 947’ye ulaştı. Hükümet yetkilileri alınacak tedbirler konusunda seferber oldular. İtalya ve İngiltere’nin almadığı yeterli önlemler nedeniyle virüsün hızla yayılması örneğinden yola çıkarak Türkiye, baskılama modelini kullanmayı tercih etti. İnsanların evde kalmaları, mümkünse sokağa çıkmamaları istendi, atmış beş yaş üzeri olanlara ise sokağa çıkma yasağı getirildi. İnsanlar işlerine gidemez oldu. Büyük küçük bütün işletmeler kapandı; okullar kapatılarak uzaktan eğitime geçildi. Bazı işyerleri, evde internet üzerinden hizmet verdi; birçok işyeri kapandı, fabrikalar durdu, üretim olanakları büyük ölçüde durduruldu. 20 Mart Cuma günü ise bugüne kadar belki de hiç olmayan bir şey gerçekleşti; Cuma namazı için camiye girilemedi! Yaşamın her türlü alanını etkiledi.
Amaç; virüsün yayılma hızının önüne geçmek, olası hastalara yeterli personel ve yatak ihtiyacını karşılayabilmek ve olabildiğince az hasarla bu durumu atlatmak.
Koronavirüs, nüfusumuzun neredeyse tamamına henüz bulaşmadı, ama her birimizin hayatını etkilemeyi başardı. Vatandaşlarımız korku, kaygı ve panik içinde. Bu olayın psikolojik yönüdür. Bir de bunun ekonomik ve sosyal etkileri bulunmaktadır. Sonuçta önümüzdeki günlerde bu sürecin bedeli maddi ve manevi açıdan etkisini gösterecektir.
Tarihin her döneminde veba, kolera, verem, sıtma, grip gibi salgın hastalıklar görüldü. 14.yy’da Avrupa’da veba salgını nedeniyle 200 milyon kişi yaşamını yitirmişti, “Büyük ölüm” veya “Kara ölüm” diye anıldı. 1918 yılında İspanya’da ortaya çıkan “İspanyol gribi” 50 milyon insanın ölümüne sebep olmuştu. 2002-2003 yıllarında “Sars virüsü”nde 774 kişi hayatını kaybetti. Çin’de 80 bin kişiye bulaşan koronavirüs’ten ölenlerin sayısının 3 bin kişi olduğu açıklandı. İtalya’da ise 4 bin koronavirüs vakası saptandı. Ölen kişi sayısı ise 32 olarak açıklandı. İran’da vaka sayısı 20 bin, ölen sayısı 433 olarak belirtildi. Türkiye’de ise bu yazıyı hazırladığım süre içinde 1.236 vaka saptanırken 30 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Ölenlerin yaş grubunda daha çok yaşlı insanlar yer aldı. Dileriz daha fazla olmasın.
Bu noktada dış ülkeler üzerinden genel değerlendirmeye baktığımız zaman koronavirüsün bulaşma oranı yüksek, ölüm oranları oldukça düşük bir sayısal fark varken; Türkiye’de tam tersine vaka sayısı ile ölüm oranı karşılaştırıldığında ölüm oranı yüksek görünmektedir. Şimdi esas akılları durduran bir diğer konu; genel olarak bu kadar düşük düzeyde ölümle sonuçlanan duruma karşı hayatın akışını bu denli etkileyecek düzeyde önlemler alınmasıdır. Dolayısıyla, akılda, görünmeyen başka bir durum olduğu imajını güçlendiriyor.
Yenidünya düzeninde yeni denge ve büyüme arayışı
Aytunç Erkin (22 Mart 2020 Sözcü Gazetesi) koronavirüs üzerine yazdığı yazısında şunları aktarıyor: “Kanadalı gazeteci yazar Klein ‘Şok Doktrini’ kitabında; normal koşullar altında insanların kabul etmeyeceği siyasal yapı, ekonomik sistem şok doktrinle kabul ettirilebilir hale getiriliyor. Doğal felaketler, ekonomik krizler, darbeler, savaşlar, işgaller, 11 Eylül ikiz kuleler saldırısı, benzeri büyük terör eylemleri, insanlık için birer trajedidir belki, ama neoliberalizm açısından bulunmaz fırsat kapılarıdır. 11 Eylül olmasaydı, Amerikan halkı, Irak’a yapılan operasyonu onaylar mıydı? Ya da, çocuklarını Afganistan’a gönderir miydi?”
Batı'nın 5 büyükleri ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İngiltere’nin istihbarat örgütleri Çin'in teknolojik gelişmesini, bu kez özellikle iletişim teknolojisi 5G'de dünyada liderliğe oynayan Huawei üzerinden engellemeye çalışıyorlardı.
Amerikan Washington Post gazetesi yazarı Robert J. Samuelson'un aktardığına göre; ABD savunma gereksinimlerini ve teknolojilerini tartışan uzmanlardan, bilim insanlarından ve araştırmacı yazarlardan oluşan Aspen Strategy Grubu'nun bu yıl Ağustos toplantısında, Çin savunma teknolojilerinin gelişme hızı, özellikle yapay zeka, haberleşme, bilişim savaşları ve şifreleme alanlarında attığı adımlar çok kaygı yaratmış.
Çin, sekiz yüz milyon insanı yoksulluk sınırının üzerine çıkartmış!
Çin'in toplam ihracatı reformlardan bu yana 1979'da 13.5 milyar dolardan 2006'da 969 milyar dolara, 2017'de 2,1 trilyon dolara çıkmış. Aynı dönemin başında dış ticaret dengesi 2 milyar dolar açık verirken, 2017'de 489 milyar dolar fazla veren bir düzeye gelmiştir.
Çin'in hala baş döndürücü bir hızla büyümeye devam ettiği söylenebilir.
Çin'in dünya ticareti içindeki payı da sürekli artmış; toplam ihracat içindeki payı, 1983'te yüzde 1 düzeyinden 2017'de yüzde 13,5'e yükselmiş. Aynı dönemde ABD'nin toplam küresel ihracat içindeki payı yüzde 11,2'den yüzde 9'a gerilemiş. Böylece Çin dünya ihracat klasmanında birinci sıraya yerleşmiş (Dünya Ticaret Örgütü'nün 2018 verileri).
Amerika, Çin’in büyüyen ekonomisini durdurmak istedi. Çin, petrol dâhil çok sayıda ürünün en büyük ithalatçısı konumunda. Çin’den gelen talebin düşmesi nedeniyle Brent petrolün varil fiyatı 70 dolardan 55 dolara kadar geriledi. Borsalar düştü. Amerika’nın oyunu kendisini vurdu. Çin, Amerika’nın düşen borsa senetlerini satın aldı. Üstelik Amerika ve Avrupa’ya yayılırken Çin, virüsü kontrol altına aldı.
Peki, Amerika, Çin’in gücünü durdurmak üzere bu virüsü yaydıysa neden Batı ülkelerine sıçradı ve yayıldı?
İtalya’nın Milano kentinde pahalı giysiler yapan fabrika çalışanları Çin’li işçilerden oluşuyordu. Yılbaşı nedeniyle ülkelerine gitmişler ve tatil dönüşünde koronavirüs’ü İtalya’ya getirmişlerdi. Böylece salgın İtalya’nın kuzey bölgesinde hızla yaygınlaşır. Salgından kaçarak İtalya’nın güneyine giden insanlar üzerinden bu kez orada da yayılmaya başlıyor.
Koronavirüs için alınan önlemler bir ülkenin bütün düzenini bozacak büyüklükte mi yoksa arkasında henüz göremediğimiz başka hesaplar mı gizli?
18 Ocak 2020 tarihinde Amerika’nın CDC (Centers of Disease Control and Prevention) Kasım, Aralık ve Ocak ayını kapsayan raporuna göre; nüfusun 15 milyonu Influenza (grip) oldu ve bunun da 8200 kişisi hayatını kaybetti. Ölenler ağırlıklı olarak seksen yaş üstü.. Influenza’nın, koronavirüsten daha öldürücü olduğu net bir tabloyla ortadayken “neden koronavirüste olduğu kadar bir önleme ihtiyaç duyulmadı?” sorusunu akla getiriyor.
ABD’li teknoloji devi ve Microsoft’un kurucusu olan Bill Gates, beş yıl önce TED konuşmasında Ebola virüsünü örnek göstererek salgın hastalıkları durdurmak için çok az yatırım yaptıklarını ve bir sonraki salgın için hazırlıklı olmak gerektiğini anlatmış. Gates, o konuşmasında batılı hükümetlere pandemi’yi askeri tehdit gibi görmeleri ve olası salgınlara karşı tatbikat düzenlemeleri gerektiğini vurgulamıştır.
Danimarka’da Blue Ocean Robotics adlı firma; yaydığı güçlü ışınlar ile kapalı ortamlardaki tüm mikroorganizmaları yok eden ve temizlik işlerinde kullanılabilen robotlar geliştirdi. Bu firma koronavirüs pandemisinde Çin’e bu robotlardan çok sayıda sattı.
Türkiye 2.000.000 “Tanı kiti”ni Çin’den satın altı. Bu kitlerle virüs tespiti yapılabilecek.
Bütün bu süreçler çağın teknoloji gücünden yararlanarak ekonomik, siyasi ve en önemlisi de sistemi kontrol etmenin hangi ülkenin elinde tutacağının savaşı verilmesidir. Devletler üstü dev şirketler arasındaki bir güç savaşının içine sürüklenmiş olduğumuz yüksek olası ihtimaller arasındadır.
“Taç” anlamına gelen korona kimleri taçlandıracak, bunu ilerleyen süreç gösterecektir!
Bize düşen sorumluluk bu süreçten psikolojik, ekonomik ve sosyal anlamda daha bilinçli bir anlayışla atlatabilmeyi başarmaktır. Bunun en önemli kısmı virüsü dikkate alarak aşırıya kaçmadan buna uygun önlemlerimizi almak ve asla paniğe kapılmamaktır.
“Taç”sız ve sağlıklı günler dilğiyle…
Nimet Erenler Gülkökü
Sosyolog-Araştırmacı Yazar
Kaynaklar
Aytunç Erkin, Sözcü Gazetesi, 22 Mart 2020 tarihili yazısından..
Ergin Yıldızoğlu, https://www.google.com.tr/amp/s/www.bbc.com/turkce/amp/haberler-dunya-46692891
Microsoft’un kurucusu olan Bill Gates, beş yıl önce TED konuşması
Dünya Ticaret Örgütü'nün 2018 verileri
Canan Karatay’ın CDC (Centers of Disease Control and Prevention) raporu üzerine açıklaması
YORUMLAR