Mahkemelerde Hükmedilen Avukatlık Ücretinin Kimin Adına Hükmedileceği ve Kime Ait Olacağı
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164/IV fıkrasının 4667 Sayılı Kanun ile değiştirilmesinden önceki hali " İş sahibi ile avukat arasında aksine yazılı sözleşme bulunmadıkça tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücreti avukata aittir." şeklindedir.
4667 Sayılı Kanun ile değiştirildikten sonra getirilen yeni düzenlemeye göre " Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez." şeklindedir.
Kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle birlikte davayı kaybeden tarafın dava sonunda yargılama gideri olarak karşı tarafa ödeyeceği avukatlık ücretinin avukat adına mı yoksa müvekkil adına mı hükmedileceği bununla birlikte söz konusu ücretin avukata mı yoksa iş sahibine mi ait olacağı konusunda bir kısım görüşler ortaya atılmıştır.
Söz konusu görüşlerden ilkine göre mahkemelerce hükmedilen avukatlık ücretinin takas, mahsup edilemeyeceği ve haczedilemeyeceği gibi özelliklerinden dolayı davayı kaybeden taraftan alınacak avukatlık ücretinin doğrudan avukat adına hükmedilmesi gerektiği yönündedir[1].
İkinci görüşe göre ise, 4667 sayılı yasa ile değiştirilen Av. K. m. 164/IV te belirtilen " aksine sözleşme yoksa" teriminin kaldırılmasının ücretin avukat adına hükmedilmesi anlamına gelmeyeceği, yine madde metninde geçen " bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" ibaresinin söz konusu ücretin iş sahibi adına hükmedilmesinden kaynaklandığını avukat adına hükmedilmesi durumunda böyle bir terime ihtiyaç duyulamayacağı zaten avukatın söz konusu ücretinin iş sahibi dolayısıyla takas, mahsup ve haczedilemeyeceği, yine Av. K. m. 163/III uyarınca bir ilamın cebri icra yoluyla tahsiline başlandığında ilamı alan icra memurunun öncelikli olarak ilama konu avukatlık ücretinin kazanan avukat ile ilama koyan avukat arasında farklılık bulunması durumunda ilamı kazanan avukata durumu bildirmesi gerektiği dolayısıyla bu bildirimin davayı kazanan avukat bakımından hüküm ifade edebilmesi için kendi adına ücret hükmedilmesi gerektiği aksi takdirde avukat adına hükmedilmesi durumunda böyle bir düzenlemeye gereksinim duyulmayacağı gibi sebeplerden dolayı iş sahibi adına hükmedilmesi gerektiği şeklindedir[2].
Bizim kanaatimize göre ve yargı kararlarında ortaya çıkan görüşe göre yargılama gideri olarak hükmedilecek ücret iş sahibi adına hükmedilmelidir. Kanundaki ifadelerden, ücretin iş sahibi adına olduğu yönünde bir sonuca ulaşılmaktadır. Zira yukarıda bahsini ettiğimiz gerekçelerle aksinin düşünülmesi durumunda kanun koyucu takas, mahsup ve haczedilemezlik kurallarını koyma ihtiyacı hissetmezdi[3].
Mahkemenin iş sahibi adına hükmettiği ve davayı kaybeden taraftan alınacak olan avukatlık ücreti kime ait olacağı konusu doktrinde tartışmalıdır. Av. K. m. 164/IV değişikliğinden önce kanunda bulunan "aksine sözleşme yoksa" ibaresi kanun değişikliğiyle kaldırılmıştır. Kanun değişikliğinden önce aksinin kararlaştırılmadığı durumlarda ücret avukata ait olmaktaydı söz konusu durumlarda tarafların özgür iradesi dikkate alınarak aksi kararlaştırılmadığı durumlarda ücret avukatındı. Kanun değişikliğiyle tarafların iradesi ortadan kaldırılmış ve ücretin doğrudan avukata ait olacağı kuralı getirilmiştir.
Söz konusu düzenlemeden hareketle taraflar mahkemelerce hükmedilen avukatlık ücretinin tamamını veya bir kısmının iş sahibine ait olabileceğini düzenleyebilirler mi? 4667 sayılı yasa ile metinden çıkarılan "aksi kararlaştırılmadıkça" ibaresi aksine sözleşme yapılamayacağı anlamına gelmez. Böyle bir düzenlemeyle yasa koyucunun emredici hukuk normu getirdiği sonucu çıkarılmamalıdır[4].
4667 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten sonra, yukarıda açıklandığı üzere, bu ücretin avukata ait olacağı netlik kazanmıştır[5]. Ancak bu düzenleme ile iş sahibi ile taraflar arasında aksine sözleşme yapılması yasaklanmıştır. Özel hukukta asıl olan sözleşme özgürlüğü olduğundan ve kanun ile bu yönde yapılacak sözleşmeler açıkça yasaklanmış bulunmadığından, iş sahibi ile avukat aralarındaki sözleşme ile karşı tarafa yüklenecek ücretin tümünün veya bir kısmının iş sahibine ait olacağı yönünde sözleşme yapabilmeleri gerekmektedir[6].
[5] Nitekim Anayasa Mahkemesi 2017/154E., 2019/18 K., 10/4/2019 T. Sayılı kararında da mahkemelerce hükmedilen avukatlık ücretinin hükümde iş sahibi adına geçse de avukatın yararına olacağını vurgulamıştır.
URL
YORUMLAR