POLİSİN KİŞİLERİ, ARAÇLARI DURDURMA VE ARAMA YETKİSİ

POLİSİN KİŞİLERİ, ARAÇLARI DURDURMA VE ARAMA YETKİSİ
Editör: Konya Time
15 Mayıs 2020 - 17:12



Arama işlemi ceza muhakemesi kapsamında şüpheli veya sanığa yönelik delil elde etme amacıyla yapılabileceği gibi, bir suçun önlenmesi ve kamu düzeninin korunması amacı ile de yapılabilir. Bu işlem, hukukumuzda önleme araması ve adli arama olarak ikiye ayrılmaktadır. Önleme araması Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda, adli arama ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu yazımızda uygulaması sıkça görülen iki arama tipinin esaslarını ve ikisi arasındaki farkları inceleyeceğiz.

POLİSİN İLK OLARAK KİŞİYİ DURDURMASI

Polis kişileri ve araçları suç işlenmesini önlemek, işlendikten sonra faillerin kimliğini tespit etmek veya yakalamak amacıyla durdurabilir. Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz (PVSK md 4/A). Buradaki ‘’makul sebep’’ umma derecesinde olup, görevlinin sahip olduğu mesleki tecrübe ve genel izlenim kapsamında kişinin tehlikeye yol açabileceği şüphesidir.

Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir. Kişi, kimliğine ilişkin olanlar hariç, sorulan sorulara cevap vermekle yükümlü değildir. Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz (PVSK md 4/A).

Adli ve önleme aramaları yönetmeliğine göre; durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın, yoklama biçiminde bir kontrol yapılır. Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez (Adli ve Önleme Ara. Yön. Md 27).

Burada aramanın ‘’yoklama biçiminde’’ olması sadece silah taraması için bel kısmına veya ceplere dışarıdan dokunulması değildir. Bizzat ceplerin iç kısmı da kontrole tabi tutulabilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu E: 2016/867 K: 2018/506 sayılı kararında ‘’mesleki tecrübe ve gözlemlerinden sanığın şüpheli hareketleri üzerine durdurulmuş ve üzerinde silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyayı bulundurabileceği hususunda yeterli şüphenin oluşması üzerine PVSK'nın 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak alınması gereken tedbirler kapsamında, kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önlemek ve silah ya da tehlike oluşturan diğer bir eşyadan arındırmak amacıyla yoklama biçiminde kontrol yapıldığında montunun sağ cebinde bir paket eroin ele geçirildiği olayda …’’ delilin hukuka uygun olduğuna karar vererek özel dairenin bozma kararında isabet olmadığına hükmetmiştir.

Ayrıca araçların torpido kısmı gibi dışarıdan bakıldığında görülemeyecek kısımlarının durdurma işlemine istinaden aranamayacağı belirtilmiştir. Ancak bu aracın kabin içindeki görünen kısımlarında suç unsuru bulunmasına müdahaleyi engellememektedir. Yargıtay 13. CD E: 2019/6337 K: 2019/17503 sayılı kararında ‘’ sanık...'un içerisinde olduğu aracın dışarından bakıldığında görünen kısmında bulunan suç konusu uyarıcı nitelikteki tabletleri fark etmeleri ve sanık ...'in elindeki poşette yaptıkları kontrolde suç konusu uyuşturucu ve uyarıcı nitelikteki tabletleri ele geçirmeleri nedeniyle işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hali ile karşılaştıkları ve buna bağlı olarak da suç işlerken rastlanan sanıkları kolluğun makul şüphe üzerine durdurma, kimlik sorma, üst yoklaması, elde veya üstte taşınan poşet, çanta vb. şeylerin içine bakması üzerine elde edilen eşyanın hukuka aykırı delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça ifade edilmiştir’’

Üst araması sırasında, kişinin beraberinde olan eşya, mümkünse elektromanyetik cihazlarla, değilse beş duyu organı aracılığıyla aranır. Üst araması sırasında, kişinin üstünde veya eşyasında rastlanan özel kâğıt ve zarflar, içinde müsadereye tâbi bir eşya bulunması ihtimali dışında açılmaz; açıksa dahi yazılı bilgiler okunamaz. Bu durdurma ve kimlik sorma işlemleri gece veya gündüz fark etmeksizin uygulanabilir.

ÖNLEME ARAMASI

Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne göre verilmiş sulh ceza hâkiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar. Konutta, yerleşim yerinde ve kamuya açık olmayan işyerlerinde ve eklentilerinde önleme araması yapılamaz. (PVSK md 9).

İznin alınmasında izlenecek yolda öncelikle kolluk tarafından mevcut şüphe, tehlike, aramanın önerildiği yer ve zaman gösterilerek o yer mülki amirinden talepte bulunulur. Amir, kolluğun talebini uygun görürse bu arama talebini hâkime iletir. Hâkim tarafından verilen kararlar aleyhine, mülkî âmir tarafından kanun yollarına başvurulabilir.

Burada mülki amir bilindiği üzere; illerde vali veya yetki verdiği yardımcısı, ilçelerde ise kaymakamdır. Yani kolluğun kendi içindeki başkomiser gibi kolluğun birim amirlerinin emri ile önleme araması yapılamaz.

Arama kararında; aramanın sebebi, kapsamı, arama yapılacak yer, iznin geçerli olacağı süre açıkça belirtilir. Bu düzenleme ile genel geçer arama kararı verilmesinin önüne geçilerek kişi hak ve özgürlükleri de koruma altına alınmaktadır. Süre bakımından bir sınırlama getirilmemekle birlikte, aramaya sebep olacak somut olaya göre sürelerin tayin edilmesi gerekir.

Mülki amirin yazılı emri ile arama yetkisi kapsamında spor karşılaşması, miting, konser, festival, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği veya aniden toplulukların oluştuğu hallerde gecikmesinde sakınca bulunan hal var sayılır ve hâkimden izin alınmasının beklenmesine gerek yoktur (PVSK md 9). Spor müsabakalarında diğerlerinden farklı olarak kolluğun denetiminde, özel güvenlik görevlilerince üst araması yapılabilir.

Çoğu zaman polisin durdurma işlemine müteakip kaba üst araması, önleme araması ile karıştırılmaktadır. Önleme aramasında mutlaka hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca var ise mülki amirin yazılı emri gerekirken, kaba üst aramasında her ikisine de gerek yoktur. Ayrıca bu karıştırılmanın sonucunda, belirli güzergahlarda usulüne göre alınmış izin ile yapılan önleme aramalarında aracın dışarıdan bakınca görülmeyen yerlerinin açılamayacağı kanısı oluşmaktadır. Bu da yine polisin durdurma yetkisini kullanmasına müteakip aracın görünmeyen yerlerini arayamamasıdır. Hâkim izni ile yapılan polis uygulamalarında önleme araması niteliğinde olsa dahi aracın görünmeyen kısımları da aranabilir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu E: 2016/935 K: 2019/678 sayılı kararında da belirtildiği gibi, önleme aramasının nasıl icra edileceği hususunda PVSK’da ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nde özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Yönetmeliğin ‘’aramaların yapılma şekli’’ başlığındaki hükümler hem adli hem de önleme araması için geçerli ortak hükümlerdir. Dolayısıyla adli arama ile önleme aramasının icra edilişi bakımından bir fark gözetilmemiştir.

ADLİ ARAMA

Adlî arama, bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek makul şüphesi altında bulunan kimsenin, saklananın, şüphelinin, sanığın veya hükümlünün yakalanması ve suçun iz, eser, emare veya delillerinin elde edilmesi için bir kimsenin konutunda, işyerinde, kendisine ait diğer yerlerde, üzerinde, özel kâğıtlarında, eşyasında, aracında yapılan araştırma işlemidir (Adli ve Önleme Ara. Yön. Md 5). Önleme aramasından ilk farkı, burada arama sonunda belirli bir şeyin bulunacağını veya belirli bir kişinin yakalanacağını öngörmeyi gerektiren somut olgular mevcut bulunmalıdır. Önleme aramasında ise henüz suç oluşup oluşmadığı belirsizdir.

Yani ihbar veya şikayet yolu ile ulaşılan bilgilerin teyit edilmesi amacıyla yapılan durdurma veya kontrollerde, somut olgular, bir kişi beyanının yan olgularla da desteklenmeksizin tam olarak ortaya çıkmayacağından bu durumda adli arama kararı ölçüsüz olacaktır. Bu tür işlemlerde polis durdurma, kimlik sorma ve kaba üst araması yetkilerini kullanarak bilginin doğruluğunu araştırabilir.

Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir (CMK md 119).

Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan 2 kişi bulundurulur. Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir; kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulur (CMK md 120).

Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz. Ancak bu avukatı bekleme zorunluluğu doğurmayacaktır. Kişinin avukatı arama mahalline gelene kadar görevliler işleme başlayabilir.

Önleme aramasından farklı olarak; konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz. Ancak suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda bu kural geçerli değildir (CMK md 118).

Suç işlenen yerlerde, sebep ve sonuç ilişkisini ortaya koyacak delillerin aranması, bulunması ve el koyulması için geliştirilmiş bilimsel ve teknik araştırma işlemlerinin, herkesin girip çıkabileceği kamuya açık alanlarda yapılması için bir emir veya karar gerekmez. Ancak olay yeri incelemesinin yapıldığı yer konut, işyeri veya kamuya kapalı alanlar ise hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılır (Adli ve Önleme Ara. Yön. Md 9).

Yukarıda belirtilen şartlara uyulmadan yapılan işlemlerde elde edilen deliller Anayasa 38. Madde kapsamında delil olarak kabul edilmeyeceği gibi, işlemi yapan görevliler Türk Ceza Kanunu 120. Maddesine göre haksız arama suçunu işlemiş olacaklardır.





URL

YORUMLAR

  • 0 Yorum