YARGITAY KARARLARI KAPSAMINDA ZİYNET VE ÇEYİZ ALACAĞI DAVASI
TEMEL BİLGİLER
Boşanma davası sonucunda , ziynet ve çeyiz eşyaları karşı eşte kalan taraf, ziynet eşyaları ile çeyiz alacağı davası açmak suretiyle ziynet ve çeyiz eşyalarını alabilme hakkına sahiptir. Düğün sırasında hangi eşe takılırsa takılsın, tüm takılar bilezik, çeyrek, tam vb. tüm altınlar kadına aittir. Erkeğe takılan takılardan sadece erkeğin kullanımına özgü olabilecek nitelikte olanlar erkek kol saati , yüzüğü , kolyesi vs. erkeğe aittir. Düğünde takılan diğer tüm takılar ; hangi eşe kim tarafından takıldığına bakılmaksızın kadına aittir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015 / 17417 Karar sayılı kararında “Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik , 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden kadının açtığı davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır. “ şeklinde konuya açıklık getirmiştir.
Düğün takıları ile ilgili talepler boşanma davası ile birlikte ileri sürülebilir. Ayrıca boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava açma şeklinde de ileri sürülebilir. Bizce Düğün takıları ile ilgili açılan davanın terditli yani kademeli dava şeklinde açılmasında yarar vardır. Yani, mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde takıların bedelinin ödenmesine karar verilmesi talep edilmelidir. Örneğin, dava dilekçesinde : “10 burma bilezik, 20 yarım altın, 10 tam altın ,30 çeyrek altından ibaret düğünde takılan ziynet eşyasının aynen iadesine, aynen iade mümkün değilse 60 bin TL olan bedelinin yasal faiziyle birlikte tarafıma veya müvekkilime ödenmesine karar verilmesini talep ediyorum.” şeklinde talepte bulunulabilir.
GÖREV VE YETKİ HUSUSU: Görev , 4787 sayılı kanunla hukukumuza giren AİLE MAHKEMELERİNE aittir. Aile mahkemeleri olmayan , bulunmayan yerlerde bu davalara ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDE aile mahkemesi sıfatı ile bakılır. Yetkili mahkeme ise genel hükümlere göre belirlenmektedir. Bu kapsamda yetkili mahkeme , davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Söz konusu dava açılırken görev ve yetki hususuna dikkat edilmesi gerekmektedir.
Düğün takıları kadının kişisel malı olarak kabul edildiği için boşanmada mal paylaşımı hesaplamasına da dahil edilemez. Düğün takılarının evlilik içinde ortak ihtiyaçlara veya düğün masraflarına harcanması, takılarla erkeğin borcunun ödenmesi yani ortak bir payda da harcanması birlikte harcanması gibi nedenlerle elden çıkması halinde dahi kadının boşanma halinde düğün takılarını erkek eşten talep hakkı vardır. Kadın, özgür iradesiyle düğün takılarını “iade edilememek” şartıyla erkeğe vermişse , artık takıları geri isteyemez. Ancak erkek, takıların iade edilmemek üzere kadın tarafından kendisine verildiğini ispatlamak zorundadır. Boşanma davası dilekçesi ile talep edilmeyen ziynet eşyaları, ıslah dilekçesi verilmek suretiyle talep edilemez. Bu durumda, ıslah yerine ziynet eşyaları için ek dava açılarak açılan davanın boşanma davası ile birleştirilmesi istenmelidir ve yargıda usul ekonomisi bakımından açılan her 2 dava birleştirilerek yürütülmelidir.
Düğün takıları ve ziynet eşyası, davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir, bu dava her zaman açılabilir. Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, 6098 sayılı BK m.146 maddesi gereğince dava açma süresi 10 yıldır. Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi bir tazminat davası niteliğindedir. Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar bu konuya dikkat edilmesi gerekmektedir.
HARCA VE VEKALET ÜCRETİNE İLİŞKİN BİLGİLER
Düğün takılarının aynen iadesi veya iadesi mümkün değilse bedelinin ödenmesi talebi, boşanmanın eki niteliğinde olmayan bağımsız bir taleptir. Bu nedenle, boşanma davasında ziynet eşyaları talep edildiğinde , bu taleple ilgili ayrıca nispi harç ödenmelidir. Zaten ziynet ve çeyiz alacağına ilişkin davalar , konusu para ile ölçülebilen davalardandır. Bu nedenle talep edilen ziynet ve çeyiz eşyasının değerine göre harcın belirlenmesi gerekir. Ziynet ve çeyiz alacağına ilişkin davalarda vekalet ücreti de , hükmedilen ziynet ve çeyiz eşyasının değeri üzerinden nisbi esasa göre hesaplanmaktadır. Bu kapsamda davanın tamamen kabulü halinde hüküm altına alınan bedel üzerinden A.A.Ü.T ‘ nin üçüncü kısmında belirtilen oranda vekalet ücretine hükmedilmektedir. Davanın kısmen reddi halinde de davalı lehine reddedilen kısım üzerinden aynı şekilde vekalet ücretine hükmedilir.
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR OLAĞAN OLAN NİTELİĞİ GEREĞİ DAVACININ ZİYNETLERİ ÜZERİNDE TAŞIMASI OLUP BU DURUMDA ZİYNETLERİN DAVALI TARAFINDAN GİDERKEN GÖTÜRÜLDÜĞÜNÜN DAVACI TARAFÇA İSPATI GEREKİR.
“ Davacı kadın dava dilekçesinde , eşinin ortak konuttan ayrılırken ziynetleri de beraberinde götürdüğünü beyan etmiş , 28.12.2012 tarihli oturumda ise ziynetlerin eşinin ailesi tarafından düğünden sonra kendisinden alındığını ve daha sonra iade edilmediğini beyan etmiştir. Olağan olan niteliği gereği davacının ziynetleri üzerinde taşımasıdır. Davacının olağanüstü koşullarda evden ayrıldığına yönelik bir beyanı da yoktur. Bu durumda ziynetlerin davalı tarafından giderken götürüldüğünün davacı tarafça ispatı gerekir. Ne var ki davacı-davalı kadın yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece yemin teklifi hatırlatılarak, yemin teklif edilmesi halinde usulüne uygun işlem yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup , bozmayı gerektirmiştir. ”
KARAR VERİLEN ZİYNETLERİN VE ÇEYİZ EŞYALARININ DEĞERLERİ HÜKÜMDE AYRI AYRI GÖSTERİLMELİ , BİLİRKİŞİ RAPORUNA ATIFLA YETİNİLMEMELİDİR.
“Mahkemece aynen iadesine , bunun mümkün olmaması halinde bedelinin ödenmesine karar verilen ziynetlerin ve çeyiz eşyalarının değerleri hükümde ayrı ayrı gösterilmemiş , çeyiz eşyalarına yönelik hükümde de bilirkişi raporuna atıf yapılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. Maddesinin 2. Fıkrasında ; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin , taleplerden her biri hakkında verilen hükümle , taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların , sıra numarası altında ; açık , şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği , aynı yasanın 298. Maddesinin 2. Fıkrasında da , gerekçeli kararın , tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre ; Dava dilekçesi , bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirtilen kararda , gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins , nitelik , miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Dava konusu olan takı paraları ; ziynet eşya alacağı ve çeyiz eşya alacağı talebinin reddedilen bölümü üzerinden davalı yararına tek vekalet ücreti verilmesi gerekirken her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. “
NİSPİ PEŞİN HARCIN İADESİ İSTENEN EŞYA VE ZİYNETLERİN DAVA TARİHİNDEKİ DEĞERİNE GÖRE ALINMASI GEREKİR.
“Davacı kadın , dava dilekçesiyle , bağımsız bir talep olarak dilekçe ekinde sunduğu çeyiz senedindeki eşyalar ile ziynet eşyalarının iadesini , bu olmadığı taktirde bedeli olan. 21.700 TL ’ nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesi ile alınan başvurma harcı dilekçedeki tüm bağımsız talepleri kapsadığından ; kadının usulünce açılmış bir ziynet ve eşya alacağı davası mevcuttur. Ancak , harca tabi davalarda talebe ilişkin nispi veya maktu harcın da alınması gereklidir. Peşin harç tamamlanmadan davanın esasına girilemez. Davacı kadın eşya ve ziynet alacağı talebine ilişkin nispi peşin harcı yatırmadığı halde , mahkemece davanın esasına girilmiştir. Davacı kadın eşya ve ziynet alacağının aynen iadesini de istediğine göre , nispi peşin harcın iadesi istenen eşya ve ziynetlerin dava tarihindeki değerine göre alınması gerekir. Bu amaçla ; mahkemece , Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. Maddesi uyarınca , davacıdan talep ettiği eşya ve ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerini açıklamasının istenilmesi , Harçlar Kanununun 30-32. Maddeleri uyarınca açıklanan değer üzerinden nispi peşin harcı tamamlaması için kendisine süre verilmesi ; harç tamamlandığı taktirde davanın esasına girilip usul çerçevesinde nihai kararın verilmesi , tamamlanmadığı taktirde ise , anılan Kanunun 30. Maddesinde gösterilen işlemin yapılması gerekir. Bu husus nazara alınmadan eşya ve ziynetlere ilişkin talebin esası hakkında karar verilmesi doğru bulunmamıştır. “
TÜP BEBEK TEDAVİSİ İÇİN KULLANILAN ZİYNET EŞYASI KADINA İADE EDİLMELİDİR.
“ Toplanan delillerden dava konusu edilen ziynet eşyalarının tarafların tüp bebek tedavisi için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı erkekte; ön inceleme duruşmasında tüm takıları aldığını ve tedavi amacı ile kullandığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda, ziynet eşyalarının bozdurulduğu anlaşılmış ise de; tekrar iade edilmemek üzere davalı-karşı davacı erkeğe verildiği hususu kanıtlanmamıştır. Bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı erkek ispatlamak zorunda olup, davalı erkek bu durumu ispat edemediğinden dava konusu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. “
ZİYNET EŞYALARININ İADESİNİN İSTENEBİLMESİ İÇİN EVLİLİĞİN SONA ERMİŞ BULUNMASINA DA LÜZUM YOKTUR.
“ Davacı dava dilekçesinde , evlenmeleri sırasında takılan adet ve cinslerini saydığı ziynet eşyalarının aynen iadesini , mümkün olmadığı taktirde nakten tediyesini de istemiştir. Evlenmeleri sırasında kadına takılan altınlar , kim tarafından takılırsa takılsın ona hediye edilmiş sayılır ve ona ait olur. Bunların iadesinin istenebilmesi için evliliğin sona ermiş bulunmasına da lüzum yoktur. Boşanma davasının reddedilmesi ve aile birliğinin devam etmesi, bu talebin esasının incelenmesine ve karara bağlanmasına engel değildir. Bu sebeple davacının ziynetlerle ilgili talebinin esası hakkında , toplanan deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken “ boşanma davasının reddi “ gerekçe gösterilerek bu talebin esası hakkında karar verilmemiş olması doğru bulunmamıştır. “
KAYNAKÇA
ÖZBEK, Dilek , “Aile Davaları Rehberi “
URL
YORUMLAR